Tanımı ve Yaşayışı
• Ergin gri renkli yaklaşık 10mm uzunluğunda, her iki kanat ucunda üç-
gen şeklinde çikolata renginde leke bulunur.
• Yumurta 1–1,2 mm çapında oval şekilde, baş-
langıçta süt beyazı renginde ve mumumsu gö-
rünümdedir. Yumurta geliştikçe orta kısmında
kırmızımsı bir halka görülür, açılmadan hemen
önce ise gelişmiş larva açıklıkla izlenebilir.
• Gelişimini tamamlayıp elmayı terk eden olgun
larva 15–20mm uzunluğunda beyazımsı pembe
görünümündedir.
Aziz Özkan Kişisel Web Sitesi Tarım Paylaşım Portalı Bitki Hastalık ve Zararlıları, Yetiştiricilik Konularında Güncel Bilgiler
30 Temmuz 2017 Pazar
Efsane Bitki: Ökse Otu…
Ağaçların özsularını kullanıp büyüyen ve ağaçlara zarar veren
ökse otundan bahsedeyim
ÖKSE OTU (Viscum album L.)
Toprakta ve Suda Filizlenememez
Kaç bitki bu şekilde nitelendirilebilir ki? İlk bakışta inanması güç gelen bu olay Ökse otu için biçilmiş kaftandır. Belki de bu özelliğinden dolayı efsanelere konu olmuştur. Çoğalabilmesini kuşlara borçlu iken, kuşlara tuzak olarak kullanılması, bu ismin verilmesinin nedenidir.
Ökse kelimesi ülkemizde verilmiş isimlerden birisidir. Rumca bir kelimedir. Bu ismin verilmesinin nedeni kuşların yakalanmasında kullanılmasındandır. Ökse otunun tohumlarının veya çobanpüskülü kabuklarının kaynatılmasıyla elde edilen son derece yapışkan maddeye de ökse denir.
ÖKSE OTU (Viscum album L.)
Toprakta ve Suda Filizlenememez
Kaç bitki bu şekilde nitelendirilebilir ki? İlk bakışta inanması güç gelen bu olay Ökse otu için biçilmiş kaftandır. Belki de bu özelliğinden dolayı efsanelere konu olmuştur. Çoğalabilmesini kuşlara borçlu iken, kuşlara tuzak olarak kullanılması, bu ismin verilmesinin nedenidir.
Ökse kelimesi ülkemizde verilmiş isimlerden birisidir. Rumca bir kelimedir. Bu ismin verilmesinin nedeni kuşların yakalanmasında kullanılmasındandır. Ökse otunun tohumlarının veya çobanpüskülü kabuklarının kaynatılmasıyla elde edilen son derece yapışkan maddeye de ökse denir.
21 Temmuz 2017 Cuma
ÜLKEMİZDE KESME ÇİÇEKÇİLİK VE TAÇ YAPIMI
Çiçek zorunlu
bir tüketim maddesi olmamakla birlikte, gelişen kültürlerde insanın duygu ve
düşüncelerini en iyi şekilde ifade eden araçlardan birisi, aynı zamanda insanın
doğaya olan özlemini gideren bir ihtiyaç maddesidir. Antik çağlardan beri pek
çok medeniyette sosyal ve dini açıdan çiçeğin her zaman önemli bir yeri
olmuştur. Babil’in Asma Bahçeleri bunun en önemli kanıtıdır.
16 Temmuz 2017 Pazar
KESME ÇİÇEK VE SEBZEDE YEŞİLKURT [Helicoverpa Armigera (Hübn.) (Lep.:Noctuidae)]
Hastalık ve
zararlılar ile hiç mücadele yapılmaz ise ancak zararlılardan artan hasat
edilir. Fakat zamanında yapılan ilaçlı mücadele ve önceden alınan kültürel
önlemler ile hastalık ve zararlı kayıplarının en aza inebilmektedir.
Ülkemizin ihraç ettiği Kesme çiçek ve sebzelerde çok sorun olan bir
zararlıdır. Polifag bir zararlıdır Özelliklede Domateste zararı önemlidir.
14 Temmuz 2017 Cuma
KUTSAL ZEYTİN AĞACI
Dünyanın en sağlıklı ve doğal
bitkisel yağ kaynağı olan zeytinin tarihi, günümüzden 8.000 yıl öncesine
dayanır. Tarihi gelişimi içinde birçok efsaneye kaynak olan zeytin, eski
uygarlıkların yazıtları ve kutsal kitaplarda yer almıştır.
Fotoğrafta gördüğünüz Manisa Kırkağaç’a bağlı Bakır mahallesinde bulunan zeytin ağacı tam 1652 yaşında. Anadolu’da kurulan birçok medeniyete tanıklık eden bu köklü ağaç, hala dallarından zeytin vermeye devam ediyor. Bu ağaç Türkiye'nin en yaşlı, dünyanın ise meyve veren en yaşlı zeytin ağacı olma özelliğine de sahip.
Fotoğrafta gördüğünüz Manisa Kırkağaç’a bağlı Bakır mahallesinde bulunan zeytin ağacı tam 1652 yaşında. Anadolu’da kurulan birçok medeniyete tanıklık eden bu köklü ağaç, hala dallarından zeytin vermeye devam ediyor. Bu ağaç Türkiye'nin en yaşlı, dünyanın ise meyve veren en yaşlı zeytin ağacı olma özelliğine de sahip.
DOMATES MİLDİYÖSÜ (Phytophthora infestans (Mont) de Bary)
Domates yetiştiricilerinin kara şimşek olarak isimlendirdiği bu
tehlikeli hastalık kısa bir sürede sera veya açıkta yetiştirilen domateslere
çok büyük zarar vermektedir.
Antalya’nın Alanya ilçesindeki bir serada
rastlayıp fotoğrafladığım bu hastalık ile ilgili olarak sera sahibi; “bir gecede şimşek gibi vurdu geçti”
diyerek hastalığın yıkıcılığını ifade etmiştir.
Hastalık etmeni, [Phytophthora infestans (Mont) kışı
çürümüş hastalıklı bitki artıklarında oospor halinde geçirir. İlkbaharda
oosporlann çimlenmesiyle primer enfeksiyonlar başlar. Yapraklardaki lekeler
üzerinde oluşan
12 Temmuz 2017 Çarşamba
FRANKLİNİELLA OCCİDENTALİS (ÇİÇEK TRİPSİ)
İHRACAT FİRMALARI İÇİN HAZIRLADIĞIM VE BATI AKDENİZ İHRACATÇILAR BİRLİĞİ TARAFINDAN BASTIRILAN ÇİÇEK TRİPSİ AFİŞİ
CERATİTİS CAPİTATA (AKDENİZ MEYVE SİNEĞİ) VE ZARAR ŞEKLİ
İHRACAT FİRMALARI İÇİN HAZIRLADIĞIM VE BATI AKDENİZ İHRACATÇILAR BİRLİLİĞİ TARAFINDAN BASTIRILAN
CERATİTİS CAPİTATA (AKDENİZ MEYVE SİNEĞİ) AFİŞİ
CERATİTİS CAPİTATA (AKDENİZ MEYVE SİNEĞİ) AFİŞİ
TUTA ABSOLUTA (DOMATES GÜVESİ) VE ZARAR ŞEKLİ AFİŞ
AYÇİÇEĞİ (Helianthus annuus)
Ayçiçeği
içerdiği yüksek orandaki (%22-50) yağ miktarı nedeniyle bitkisel ham yağ
üretimi bakımından önemli bir yağ bitkisidir. Ayçiçeği yağı beslenme değeri en
yüksek olan yağlardan biridir. Dünya bitkisel ham yağ üretiminin %12,6’sı ayçiçeğinden
karşılanmaktadır.
Türkiye
yağlık ayçiçeği ve diğer yağlı tohumların üretimi için uygun toprak yapısına,
ekim alanına ve iklime sahiptir. Ayçiçeği bitkisi oluşturduğu kuvvetli ve
derinlere gidebilen kök sistemi nedeniyle kurağa nispeten dayanıklı bir
bitkidir.
SOĞAN YAPRAK TRİPSİ (Thrips tabaci ), (Frankliniella occidentialis)
SOĞAN TRİPSİ, tomurcuklar açtıktan
hemen sonra beslenmeye başlar. Bunlar, soğan taze
yapraklarının bitki özsuyunu emerek, çiçek dökümü ile verim düşüklüğüne,
meyvenin küçük olmasına, düzensiz olgunlaşmasına, bronzlaşmasına ve şekil
bozukluğuna neden olarak, ürünün pazar değerini düşürmektedir.
SOĞAN PSİLLİDİ Bactericera tremblayi Wagn.
Ergin
boyu 2-3 mm olup siyah renklidir. Başı, ilk göğüs segmentinden daha geniştir.
Petek gözleri iri olup, yanlara doğru yarım küre biçiminde çıkıntı yapar.
Antenler 10 segmentli olup, ilk segmentler kalın, sonrakiler ince ve ip
gibidir. Toraksta sarımsı lekeler bulunur. Kanatlar vücut uzunluğunun 1.5 katı
kadar uzunlukta olup, saydam görünümlü ve belirgin damarlıdır.
SOĞAN MİLDİYÖSÜ (Peronospora desructor Berc.)
Arpacık ya da kuru
soğan katmanları arasında hastalık etmeni misel şeklinde olur. Yaprakların ve
tohumların içinde gelişerek fungus konidiofor meydana getirir. Açık renkli
olan, uçlarında limon gibi konidileri olur. Bunların ölçüleri 18-30 X 37-72
mikron olur. Kış dönemini soğan yumruları içinde misel, hastalıklı olan
yapraklarda oospor şeklinde geçirir. İlkbahar geldiğinde misel gelişmeye, oospor
çimlenmeye başladığında, ilk bulaşma olur. Yapraklarda oluşan kondiler rüzgarla
birlikte uzak yerlere taşınır. Eğer ıslak bir soğanın yaprağına yerleşirse,
yaklaşık 1-1,5 saat içinde çimlenir. 16 derecede bulaşma, % 70-80 kadar
orantıda nem olur. Epidemi 18-20 derecede ve % 90 orantıda nemde olur.
SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ
Soğan
insan beslenmesinde özel yeri olan bir sebzedir. Taze veya kuru olarak
tüketildiği gibi son yıllarda kurutma sanayisinde işlenerek bazı yiyeceklerin
hazırlanmasında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Soğan genel olarak iki
yıllık bir bitkidir. Birinci yıl yumru, ikinci yılda tohum oluşur. 100 gr.
Soğanda 1.2 gr. Protein, 0.1 gr. Yağ, 8.9 gr. Şekerli maddeler, 8 gr. Su, 12
gr. Kuru madde, 30 mg. Kalsiyum ve 42 kalori bulunur.
Bitkinin
erken gelişme devresinde serin havaya gerek vardır. Baş bağlama ve başın
büyümesi için sıcaklığın fazla olması şarttır. Erken gelişme devresinde
ortalama sıcaklık 12,8 ºC olmalıdır. Baş bağlamaya başladığı zaman 21 ºC, başın
olgunlaşması için 24-27 ºC optimum sıcaklıklar istenir. Soğan bitkisi -8, -10 ºC
sıcaklıklara dayanır. Gün uzunluğu istekleri çeşitlere göre değişir. Erkenci
çeşitler 10-12 saat, geççi çeşitler için 13-15 saat gün uzunluğu gereksinimi
vardır. Akdeniz sahil kesimi için sonbahar ekimi yapılan yerlerde kısa gün
soğanları seçilmelidir.
11 Temmuz 2017 Salı
VEREM OTU (KÜSKÜT)
Küsküt, bazı yerlerde şeytansaçı, verem
otu, kızıl ot gibi adlarla tanınır. Cuscu-ceae familyasının tek üyesi Cuscuta
cinsidir. Dünyada 200 civarında türü yayılış gösterir. Klorofilsiz, sarınıcı
tam parazit bitkilerdir. İpliksi gövdeleri ile konukçularına sarılarak,
emeçleriyle onlardan su ve besin maddeleri alırlar.
Doğada, çimlenme sırasında tohum
gömleğinin parçalanabilmesi için topraktan gerekli su alınır. Çimlenmede ilk
kez kök ucu ardmdanda gövde ucu tohumdan çıkar. Belli bir uzunluğa ulaşmış olan
gövde bir konukçu bulup, tutunabilirse yaşamını sürdürür, tutunamazsa elimine
olur.
Bir küsküt bitkisi genellikle 3.000-25.000
adet tohum verir. Tohumlarının bir kısmı olgunlaşıp toprağa düşer ve hemen
çimlenir. Birçoğu da toprak üstüne yakın kısımda kalıp 5-15 yıl durgun bir
halde çimlenme gücünü kaybetmeden durur, ortamını bulunca hemen çimlenir. Bitki
üzerinde tutunup gelişmiş küskütün iplik dallarında çok sık top şeklinde çiçek
açar. Her tip top çiçek yüzlerce tohum taşır.
KOZADA BİTEN HAYATLAR
Kıymetli okurlarım sizlere dut
yapraklarında çok oburca beslenen ipek böceğinden bahsedeceğim.
Dutlarda zarar yapan bu böcek öyle
kıymetli bir böcek ki bir an önce beslensin, büyüsün diye insanlar dut
yapraklarını koparıp onun önüne koyarlar.
Her aşaması mucizelerle dolu olan ipek böceklerinin ipek üretmeleri çok
çarpıcı yaratılış mucizelerinden biridir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden ipek
böceklerinin ürettikleri bu sağlam doğal iplik bilim adamlarına da ilham
kaynağı olmaktadır.
9 Temmuz 2017 Pazar
ARMUT MEMELİ PASI (Gymnosporangium fuscum D.C.)
Hastalık etmeni, ardıç ağacının sürgünlerinde eylül-ekim
aylarında oluşturduğu fusoit şeklinde telial tümörlerde kışı geçirir. Burada
4-5 yıl canlılığını sürdürebilir ve her yıl ilkbaharda enfeksiyon kaynağı
oluşturur. Bu tümörlerde şubat ayında spor dilleri meydana gelir. Spor dilleri
koyu kahverenginde olup, minimum 5°C ,
maksimum 20°C 'de
oluşurlar ve üzerinde binlerce teliospor bulunur.
ZEYTİNCİLER BU ZARARLIYA DİKKATTT! ZEYTİN FİDAN TIRTILI (Palpita unionalis)
Genel görünüşü parlak beyaz renkte olup, ön bacakları hariç böce-
ğin tüm vücudu beyaz pullarla kaplıdır.
• Hafif şeffaf görünümü olan ön kanatların yan kenarları saçaklıdır.
• Larvası yumurtadan ilk çıktığı zaman sarı renkte olup, daha sonra
yeşile döner.
•
Zeytin fidantırtılı, Bursa ili koşullarında kışı son dönem larva olarak toprak altında geçirir. • Bursa ili zeytinliklerinde ağustos, eylül ve ekim-kasım aylarında birbiri içine girmiş 2 döl ve 1 kısmi döl verir.
Zarar Şekli: • Yumurtadan çıkan Zeytin fidantırtılı larvaları, taze bir yaprak arar ve bunun üzerinde beslenmeye başlar. Yeni çıkmış larvanın ilk tercihi, taze zeytin fidanları veya sürgünleridir. • Zeytin fidantırtılı 3. larva döneminden sonra çok oburca beslenmekte ve zeytin yapraklarının tamamını tüketmektedir. Özellikle son dönem larvanın zararı çok önemlidir. Larvalar, zeytin fidanlarının tüm taze sürgünlerini, zeytin ağaçlarının ise ertesi yıl meyve verecek yeni sürgünleri ile diğer sürgünlerini tamamen yemektedir.
Zeytin fidantırtılı, Bursa ili koşullarında kışı son dönem larva olarak toprak altında geçirir. • Bursa ili zeytinliklerinde ağustos, eylül ve ekim-kasım aylarında birbiri içine girmiş 2 döl ve 1 kısmi döl verir.
Zarar Şekli: • Yumurtadan çıkan Zeytin fidantırtılı larvaları, taze bir yaprak arar ve bunun üzerinde beslenmeye başlar. Yeni çıkmış larvanın ilk tercihi, taze zeytin fidanları veya sürgünleridir. • Zeytin fidantırtılı 3. larva döneminden sonra çok oburca beslenmekte ve zeytin yapraklarının tamamını tüketmektedir. Özellikle son dönem larvanın zararı çok önemlidir. Larvalar, zeytin fidanlarının tüm taze sürgünlerini, zeytin ağaçlarının ise ertesi yıl meyve verecek yeni sürgünleri ile diğer sürgünlerini tamamen yemektedir.
CANAVAR OTU (Orobanche spp) ve MÜCADELESİ
Dünyada canavar otu kadar toprakta uzun yıllar canlı kalabilme özelliğine sahip, binlerce tohum üretebilen ve bitkisel üretimde önemli verim kayıplarına yol açabilen çok az yabancı ot türü vardır. Canavar otlarının 100'den fazla türü bulunmasına rağmen bunlardan sadece birkaçı ekonomik öneme haizdir. Konukçu olarak ise genellikle lahana, domates, ayçiçeği, tütün, baklagiller, havuç, patates, biber, patlıcan, karpuz, kavun vs. gibi kültür bitkilerini seçerler. Gerçek olmayan köklerini, konukçu bitki köklerine sokarak gıdalarını sağlarlar. Tohumların toprakta canlılıklarını koruma süresi 2-12 yıldır. Tohumlar toprakta uygun şartlarda ve kendileri için uygun konukçu bitkisinden salgılanan uyarıcı salgıları bulduklarında çimlenerek, toprak altında konukçunun köküne enfekte eder ve onun iletim demetlerine emeçlerini salarak beslenmeye ve gelişmeye başlar.
7 Temmuz 2017 Cuma
AĞAÇ VE DUA
“Bir ağaç ki
eğile eğile ibadet olmuş
Bir ağaç ki ağaç deyip geçmek âdet olmuş.”
Kâinatta ne kadar yaratılmış mahlûkat varsa hepsi kendi lisan-ı mahsusuyla Yüce Yaratıcıyı tesbih eder. Bir nevî duâ eder. Bu duâ ve tesbihi kediler mırmırları ile, koyunlar melemesi ile, gök gürlemesi ile, şimşek çakması ile yaparlar.
Bir ağaç ki ağaç deyip geçmek âdet olmuş.”
Kâinatta ne kadar yaratılmış mahlûkat varsa hepsi kendi lisan-ı mahsusuyla Yüce Yaratıcıyı tesbih eder. Bir nevî duâ eder. Bu duâ ve tesbihi kediler mırmırları ile, koyunlar melemesi ile, gök gürlemesi ile, şimşek çakması ile yaparlar.
ANA SÜTÜ
Bir ananın
yavrusunu sevdiği gibi evlatta anayı sever mi acaba?
Ağlarsa anam
ağlar gerisi yalan ağlar.
Ananın hakkı
ödenmez, ana gibi yâr olmaz.
Açlığından
dolayı ağlayan yavrusunu bağrına basan ananın aldığı hazı ve mutluluğa şahit
olmuşsunuz dur.
Dışardan alınan süt eğer yeni doğmuş bebeye verilecekse biraz su katılır.
Çünkü yeni doğmuş bebe koyu sütü hazmedemez.
AYRILIK ACISI
Baba, babacığım ne olur sende gel diye haykırıyordu otobüsün
içinde annesinin kucağında ki küçük kız. Annesinin bütün çabalarına rağmen öyle
hazin ağlıyordu ki yüreğim burkuldu, gözlerim doldu. Ayrılık ne kadar zor, ne
kadar ağır ki düştüğü yüreği yakıyor, kor ediyor.
Hz. Mevlana’nın “Dinle
Neyden nasıl hikaye etmede/ ayrılıktan şikayet etmede” dediği gibi
ayrılıktan her şey şikayet etmektedir. Hz Bediüzzamanın
“Bütün firaklardan
gelen feryatlar, aşkı bekadan gelen ağlamaların tercümanıdır.” İfadeleri
aslında bu şikayetlerin insanda Allah tarafından verilen aşkı bekadan
kaynaklandığını bildirmektedir.
Hasan feyzi ağabeyin üstadın ayrılışı için
BAHAR SOFRASININ İLK İKRAMI
Anadolu birçok
meyve türünde olduğu gibi, kirazın anavatanı sınırları içerisinde. Hazar
denizi ile çevrili Karadeniz arasındaki bölge kirazın anavatanı olarak
biliniyor.
Kiraz ülkemiz
ekonomisi ve halkımızın beslenmesi için önemli meyvelerden. Türkiye’de toplam
8,3 milyon adet kiraz ağacı var ve yılda 215.000 ton ürün elde ediliyor.
Bunun yaklaşık 17.800 tonu yurtdışına ihraç ediliyor. Kiraz Ege, Marmara ve
İç Anadolu bölgeleri başta olmak üzere ülkemizin hemen hemen bütün bölgelerinde
yetiştiriliyor.
|
BİR RAHMET NESİMİ “GÖZYAŞI”
Zaman zaman insanı bir hüzün dalgası
alır götürür. Mazinin mutlu günlerine, acı günlerine hey gidi günler diye
hayıflanırsın. Bu durum pek çoğumuzun başına gelmiştir. Eski yazılara, eski
şiirlere, eski fotoğraflara dalar gidersin. Bazen gayrı ihtiyari gözlerde
damlalar belirir.
Mevlana der ki; “Hüzün dalgası çarptıysa bir
insanın yüreğine, Ya Mevla’sını özlemiştir ya Mevla’sı onu”
BOZOK YAYLASI
Şair Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’ in “On yıl var ayrıyım Kına
dağından- Baba ocağından yar kucağından” dediği gibi benden On yılımı alan
güzellikler,güzel insanlar diyarı BOZOK YAYLASI’ n dan ayrılışımın ikinci yılı.
Geldiğim yere tam alıştım derken geçenlerde İl İl
Türkiye Yazı serilerinin birinde Bozok yaylası ile ilgili yazı çıktı. Bana bu
yazı sıladan bir mektup gibi geldi.
Öyle ya Mektuplar dostlardan haber getirir. Gurbeti
sılaya sılayı gurbete bağlar. Mektuplar gelen beldeye gönderen kimseye göre
kıymet alır.
BU ERİK AĞACI NEDEN AĞLIYOR?
Her garibin,
her terkedilmişin bir derdi vardır. Bu yüzden kâh sokakta, kâh ovada için, için
ağlar. Yukarıda fotoğraflarda ise ağlayan erik ağacıdır.
Günümüz
insanının derdi vardır. Stresi vardır. Bunalır, baş edemediği dertlerden
vaveyla eder veya ağlar. Ama ağaç neden ağlar hiç düşündünüz mü?
ÇOCUKLUĞUMUZUN OYUNLARI ANTALYA' DA YAŞATILIYOR
Yaşı otuz ve
üzerinde olanların çok iyi hatırlayacağı eskinin vazgeçilmez oyunları Antalya’
da yaşatılıyor.
Antalya
Büyükşehir belediyesinin cumhuriyet meydanına yaptırdığı eskinin oyunları büyük
ilgi görmektedir.
DAĞLAR
Dağlar bize bir çağrıdır. Güzele, sonsuza, bilinmeze doğru
bir çağrı
Onların eteklerinden devşirilmiş bir kucak çiçek olmuştur
hep onlara yazılan şiirler, türküler, şarkılar.
Dağlarla o kadar iç içe olmuşuz ki tarihler boyu şarkılara
türkülere konu olduğu gibi
Bir vakit dini motiflerimizde de dağlar Tur olmuş, Hıra, Arafat,
Sina olmuş; inanç ve duygu dünyamızın uçsuz bucaksız ikliminde bizi
zirvelerde gezdirmişti.
Hele şimdi üzerinde bulunduğum SPİL ‘e bir çıkmaya görün yücelerine, içiniz bir genişler,
soluğunuz ferahlar, ayaklarınız hemencecik yerden kesilir. Ve hafiflersiniz ki sormayın.
Yahya KEMAL bu geçeği şöyle dile getirmiş “Dağlar
başında zevkini aldındı varlığın,/ bulsun bu zirvelerden huzur ihtiyarlığın”
DUA
Ey dergâhına
sığınanları koruyan Allah’ım Beni şeytani arzulardan koru, beşeri kirlerden temizle,
Peygamberin olan Hz. Muhammed’in (a.s.m ) candan sevgisini nasip ederek, gaflet
pasından, cehaletten gelen evhamlardan uzaklaştır. Öyle ki. Benlik ve enaniyet
tamamen yok olup her şeyim Allah için, Allah adına, Allah yolunda ve Allah
tarafından olsun. Böylece Allahın nimeti sayesinde ihsan deryasına dalsın,
Allahın kılınçlarıyla yardıma mahzar olsun, Allahın inayetiyle memnun olsun,
Allah tan alıkoyan her şeyden Allahın himayetiyle korunmuş olsun!
"YETİŞ YA MUHAMMED KUR'ANIN GİDİYOR"
“Duygulu bir anda yazıldığından
cümlelerin perişanlığına nazar edilmemeli”
Şoray uzun yolda programının da, asker uğurlama töreni vardı. Asker uğurlama
yapılırken sesi güzel birisinin yanık sesi ile “kışlalar doldu buğun”
türküsünü söyledi. Asker babası durgunlaştı. Anne ağladı, ağladı.
Düşündüm ne güzel adetlerimiz, ne ulvi meziyetlerimiz var.
Düşündüm ki benim Furkan da asker olacak, bizde uğurlama yapacağız. Bu
kışla türküsünü dinlerken şimdi ağladığım gibi ağlayacağım.
GURBETTE BAYRAM
“Gurbete bir başka olur
bayramlar/Hüzün çöker hep gönüller üstüne
Bin yıl gibi uzar haftalar
aylar/Mevsimler biniyor yıllar üstüne”
Akdeniz
bölgesinde güzel bir şehre tayin olmuştum. Bu şehrin nem’i fazla olduğundan
sıcaklarıda o denli yakıcı oluyordu. Tayin işleri taşınma derken memlekete
gidememiştik. Bayramda da gidemedik. Bayramı bu ilk kez geldiğimiz şehirde
geçirecektik.
Ramazan
ayının pek hissedilmediği gencinden yaşlısına fütursuzca oruç yiyenlerin bol
olduğu, oruç tutanların ise azınlıkta kaldığı, “Ramazan dolayısı ile kapalıyız”
yazısınına hiç mi hiç rastlamadığım bu şehirde bakalım bayram nasıl olacaktı.
HARMAN VE TESTİ
Yaşı 35 ve
üzeri olanlar, özellikle köylerde yaşayanlar; kağnı, döven, anadut, tırpan,
yaba, tırmık gibi isimleri iyi hatırlarlar.
Harman zamanı
temmuz ayına kalan orta Anadolu bölgesinde eskiden tarlalar tırpanla biçilirdi.
Bu iş yorucu olurdu. Biçilen buğdaylar anadutlarla at arabalarına veya
kağnılara yüklenir harman yerine götürülürdü. Harman işi eğer ramazanda ise
sabah erkenden öğleye kadar ve iftardan sonra devam ederdi.
İNSAN VE YOLCULUK
İnsan
vardır, neşe içinde insanlara neşe dağıtır. İnsan vardır, umutsuz, karamsar
insanlara karamsarlık dağıtır. İnsanlar hayata kendi gözleri ve gözlükleri ile
bakarlar. Gördükleri şeylerin rengi gözlüklerinin rengi ile alakalıdır. Ağlayan
bir kimse dünyayı ve içindekileri üzüntülü ve ağlar gördüğü gibi, neşeli bir
insan insanlığı neşeli, sevinçli görür. Bu gerçeğe herkes kendi hayatında
defalarca şahit olmuştur.
Hülasa imanlı bir nazar baktıklarına
cenabı hak hesabına baktığı için gördüklerinde bir hikmet, bir ince sır
olduğunu derk eder. Olaylara karamsar bakan şair Ahmet Haşim ise
“ Akşam, akşam yine akşam/ göllerde bu
dem bir kamış olsam”
mealinde şiirlerinde umutsuzluk hakimdir.
İ N S A N DEDİĞİN
İnsan
vardır, neşe içinde insanlara neşe dağıtır. İnsan vardır, umutsuz, karamsar
insanlara karamsarlık dağıtır. İnsanlar hayata kendi gözleri ve gözlükleri ile
bakarlar. Gördükleri şeylerin rengi gözlüklerinin rengi ile alakalıdır. Ağlayan
bir kimse dünyayı ve içindekileri üzüntülü ve ağlar gördüğü gibi, neşeli bir
insan insanlığı neşeli, sevinçli görür. Bu gerçeğe herkes kendi hayatında
defalarca şahit olmuştur.
Hülasa imanlı bir nazar baktıklarına
cenabı hak hesabına baktığı için gördüklerinde bir hikmet, bir ince sır
olduğunu derk eder. Olaylara karamsar bakan şair Ahmet Haşim ise
“ Akşam, akşam yine akşam/ göllerde bu
dem bir kamış olsam”
mealinde şiirlerinde umutsuzluk hakimdir.
KEDİLER NANKÖR MÜ DÜR?
Geçenlerde
Bir Internet sitesinde kedilerle ilgili soruya rastlamıştım. Soru da Kedilerle
köpekler arasında ki fark sorulmaktaydı. Soruya verilen cevapların hemen hepsi
kedilerin nankör olduğunda birleşiyordu.
Evet sevgili
okurlar halk arasında o kadar yaygın ki nankör kedi ifadesi ..
Peki kediler
gerçekten nankör müdür? Acaba
Köpek; bütün
hayvanlar içinde vefadarlığı, sadakati ile zirvededir. Hatta sadakati ve
vefadarlığı darbı mesel olmuştur.
KOMŞULUK
“Cibril
bana komşuya iyilik yapmayı o kadar çok tavsiye etti ki, yakında komşunun
komşuya varis olacağını zannettim.”
“Ey
Ebu Zer çorba kaynatacağın zaman, suyunu
bolca koy ve komşularını gözet”
“Kötülüklerinden
komşusu kurtulmayan kimse cennet’ e giremez.”
Yukarıdaki hadis-i şeriflerden
öğreniyoruz ki, yüce dinimiz; komşu hak ve vazifelerine karşı mü’min ler den
büyük dikkat göstermemizi istemektedir.
“Komşu
komşunun külüne muhtaç”
“Ev
alma komşu al” gibi Ata sözlerimiz
de komşu ve komşuluğun ne derece önemli olduğunu vurgulamaktadır.
LEZZETLERİ ACILAŞTIRAN ÖLÜM
Bir gönlündür bu rayiha yad kırlara savurma
Güllerin bitiminde ölüm var gülüm
Uzun uzun mavi mavi yudumladığın
Günlerin ardında ölüm var gülüm
Bin bir nazla işveyle adımladığın
Yılların ardında ölüm var gülüm
Güllerin bitiminde ölüm var gülüm
Uzun uzun mavi mavi yudumladığın
Günlerin ardında ölüm var gülüm
Bin bir nazla işveyle adımladığın
Yılların ardında ölüm var gülüm
MEZAR TAŞLARI
Yunus
dir ki, gör takdirin işleri
Dökülmüştür
kirpikleri kaşları
Başları
üstünde hece taşları
Ne
söylerler ne bir haber verirler.
Eskiden bir
alışkanlığım vardı eski mezarlıklara gider; Bir zaman durup düşünürdüm; orada
yatanlarda bizim gibi bir zamanlar hayatta olduğunu, onlarında nice arzuları,
umutları var olduğunu, mezar taşlarındaki yazıları okur, hoşuma gidenleri
ezberlerdim. Bu bana değişik bir haz verirdi.
Geçenlerde
bir öğretmen arkadaş oturmuş bir sandalyeye düşünüp duruyordu. Ona dedim ki “eğer ölünce mezarıma ne yazdıracağım diye
üzülüp duruyorsan, derdin bu ise senin için çok güzel beyitler var. Ben hiçbir
ücret istemeden mezar taşına bunu yazdırabilirim. Sen bu işi düşünüp te
dertlenme” o arkadaşı aldı bir gülme sonra bana dedi ki “ Allah razı olsun bende sabahtan beri
mezar taşıma nasıl bir beyit yazdırayım diye düşünüp duruyordum” dedi.
Şaka bir tarafa mezar taşlarında o kadar ibretamiz yazılar oluyor ki insan
okumadan geçemiyor.
SU NİMETİ
Merhamet
bir insanda olmaya görsün; Eziyet çeken, örümcek ağında çırpınan bir sinek,
Susuzluktan kıvranan bir köpeğin çıkardığı hazin seslerde ağlatır. Su ilahi
rahmetin tecessüm etmiş halidir. Pek çok nimet ünsiyet ile (alışkanlık) insan
oğlunca Allahın nimeti olduğu unutulsa da su öyle değil İnsan Güneşin doğması
için dua etmezde su için dua eder halbuki iki nimette Allahın dileği iledir. Alla
hu Teala her nimete bir sebeb yarattığı halde suya sebeb yaratmamıştır ki Kul
her zaman o nimeti Dergahı ilahiden istesin.Su verme ,su ikram etme o
kadar sevaptır ki cahiliye devrinde dahi hacılara su verme işi büyük onur kabul
edilirdi.
TİLKİNİN MEKTUBU
Hep alışmıştık,
cami avlusuna bırakılan çocuklara
Genellikle gayri
meşru ilişkilerin ürünü olan bu masum yavrular, en emniyetli yer olan cami
avlularına bırakılırdı.
SÜRÜCÜLER LÜTFEN DİKKAT
Beyazı, siyahı, kahverengisi, dalmaçyalısı v.b renklerle insana oldukça
sevimli gelen insana olan dostluğu ve vefasıyla devamlı bir numara olan
köpeklerin başına gelen bir hadiseden bahsedeceğim. İş yerine
hemen her gün İzmir –İstanbul karayolu kenarından yürüyerek gider gelirim. Bu
gidiş gelişlerin çoğunda rastladığım bir manzara var ki derinden derine beni
etkiler. Bir değil beş değil İzmir –İstanbul karayolu Manisa nın içinden
geçer ve yol kenarlarında arabaların çarptığı güzelim köpekler cansızca yatar
durur. |
İNSAN
Sıfatın kendine ne kadar uygun
Bütün nimetleri unutan insan
Rahat ve bollukta şükrü bırakıp
Musibet anında yalvaran insan
Aziz ÖZKAN
1983
Erzurum depremi münasebetiyle yazılmıştır.
NEDİR
Nedir bu çektiğim senin elinden
Ağamı paşamı kralmısın sen
Kilitlendi çeneler aşkın derdinden
Diken mi çalımı kalemisin sen
Nasıl sevgi bu akıllar ermez
Viran olası gözler yadları görmez
Kırılası ayaklar başka tarafa gitmez
Mıknatısmı yapışkanmı falcımısın sen
5 Temmuz 2017 Çarşamba
DOMATES GÜVESİ (Tuta absoluta)
SEBZELERDE BEYAZSİNEK Sera beyazsineği [Trialeurodes vaporariorum (Westw.)| Tütün beyazsineği {Bemisia tabaci Genn.)
Sera beyazsineği (Trialeurodes vaporariorum), Tütün beyazsineği (Bemisia tabaci) genellikle birbirlerine benzerler.
Türlerin
birbirlerinden ayırt edilmesi pupa döneminde daha kolay olmaktadır. Sera
beyazsineği pupasının çevresi bir mum tabakası ile çevrili olmasına karşın
Tütün beyazsineği’nde bu tabaka yoktur. Tütün beyazsineği’nin vücut her iki
kenarında hafif bir girinti olup, daha sarı renkte olmaktadır. Sera
beyazsineği’nin pupası daha ovaldir.
AYÇİÇEĞİ MİLDİYÖSÜ Plasmopara halstedii (Farl.) Berl. &De Toni (= Plasmopara helianthi Novot.)
Ayçiçeğinde mildiyö
hastalığına neden olan etmen plasmopora
halstedii’ dir. Ayçiçeğinin en önemli fungal hastalıklarından biridir.
Hastalık ayçiçeği tarımı yapılan hemen her ülkede tespit edilmiştir. Ülkemizde
ilk olarak 1958 de Adapazarı’nda görülmüş, sonraları 1970’li yıllarda
hastalığın Marmara Bölgesinde oldukça yaygın (%96) ve yakalanma oranının ise
yüksek (%30) olduğu belirlenmiştir. Karadeniz ve Ege ekim alanları da
hastalıkla bulaşıktır. Etmenin hastalık yapması hava koşullarına sıkı sıkıya
bağlı olduğundan hastalık bazı yıllar hiç görülmeyebilir.
BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Beri et de Toni
Halk
arasında "pronoz" olarak bilinen bağ mildiyösü, Havaların yağışlı gitmesi ve buna bağlı yüksek nem oluşumu nedeniyle Mildiyö hastalığı ortaya çıkar. Bağlarda, çiçeklenme ve meyve tutumu döneminde yaşanan yağış ve ılık geçen ilkbahar mevsimi sebebiyle önce mildiyö hastalığı görüldü ve asmalar tanelerini kaybetti. Ardından gelen sıcak hava ve kurak yaz mevsimi bu sefer bağlarda külleme hastalığına sebep oldu. Bağlarda yaprakların alt kısmında oluşan külleme hastalığı dolayısıyla yapraklar kurudu.
1 Temmuz 2017 Cumartesi
BAĞLARDA KURŞUNİ KÜF Botrytis cinerea Pers.
Ülkemizde
bağların en önemli fungal hastalıklarından biri de kurşuni küf (Botrytis
cinerea Pers.)'tür. Bu hastalık, elverişli şartlarda bitkinin tüm yeşil
kısımlarında görülse de daha sık olarak salkım ve tanelerde zarar yapar.
Hastalık ilerledikçe salkım ve taneler gri renkte bir küf tabakasıyla kaplanır.
Taneler çatlar, çok ileri devrede buruşur ve meşinleşmiş gibi bir hal alır.
Hastalık
gerek üretimin son aşamalarındaki zararıyla, gerekse patojenin
depolama esnasında gelişebilmesi ve çürümeye yol açması nedeniyle ciddi
ekonomik zararlara sebep olmaktadır.
Hastalık bitkiye salkım güvesinin, dolunun ve kuşların yol
açtığı yaralardan giriş yapar.
SALKIM GÜVESİ Lobesia botrana Den.et Schiff. (Lepidoptera: Tortricİdae)
TANIMI VE YAŞAYIŞI
Erginlerin kanat açıklığı 10–12 mm, boyu 6
mm kadardır. Ön kanatların zemini gri renkte olup üzeri gri mavi,
kahverengi, kızılımsı sarı ve zeytin yeşili renklerle mozaik gibi işlenmiş bir
görünümdedir. Arka kanatları açık parlak gri renkte, açık san, mavi
pırıltılıdır. Etrafı saçaklıdır.
KİRAZ SİNEĞİ (Rhagoletis cerasi L.) (Dip.: Tephritidae)
Tanımı, yaşayışı ve zarar şekli
Kiraz
sineğinin erginleri, parlak siyah renkli olan göğsü (thorax)
ve göğsün ucundaki sarı renkli scutellumları ile kolayca tanınırlar. Gözleri
yeşilimsi mavi, bacakları ise siyah renklidir. Saydam olan kanatlarında, dikine
üçü uzun ve biri kısa olmak üzere 4 adet, mavimsi-siyah renkte bant bulunur.
Ergin erkek sinek 4 mm ,
dişi ise 5 mm
boyundadır. Yumurtaları ince uzun oval yapıda ve fildişi beyaz renktedir.
Larvalar bacaksız ve krem beyazı renktedir. Larvanın boyu başlangıçta 0.6 mm , pupa olmaya yakın
ise 6 mm 'dir.
Pupası fıçı şeklinde ve açık sarı renktedir. Pupanın uzunluğu 4 mm , genişliği ise 2 mm 'dir.
ZEYTİN SİNEĞİ (Bactrocera oleae Gmelin.)
Değerli
üreticiler,
Her kültür
bitkisinde olduğu gibi zeytininde belli başlı ana zararlıları vardır. Bunların
içerisinde en önemlisi Zeytin sineğidir. Zeytin sineği önemli bir zararlıdır.
Zararı meyvenin etli yani yenen kısmında görülür. Larva (kurt)’larının sebep
olduğu bu zarar yüzünden meyvelerin çürüyerek dökülmesine, yağ miktarının
azalmasına kısmen de yağda asit miktarının yükselmesine sebep olur. Zeytin
sineği mücadelesi yapılmadığında ürün kayıpları % 30’lara kadar
çıkabilmektedir. Zararın fazla olduğu yıllarda ise meyvelerde % 100’ e varan
kayıplar meydana gelebilmektedir.
ŞEFTALİ YAPRAK KIVIRCIKLIĞI HASTALIĞI [Taphrina deformans (Berk.)Tul]
Yaz aylarının en sevilen meyvelerinden
biri olan şeftali kiraz ve kayısı gibi gülgiller ailesindendir.
Şeftali ağacı ortalama 30 yıl yaşar,
çok uzun ömürlü bir ağaç değildir.
Bol sulu ve tatlı meyvesinin en önemli özelliği kabuğunun tüylü olmasıdır.
Bu kadifemsi dokudan hoşlanmayanlar için nektarin denilen tüysüz bir çeşidi de vardır. Çekirdeği tek ve serttir. Çekirdeği kolay ayrılana yarma şeftali, ete yapışık olana et şeftalisi denir. Yarma şeftali genellikle taze meyve olarak tüketilir. Et şeftalisi ise konserve yapımında kullanılır. Ülkemizde beyaz ve sarı etli olarak bilinen iki tür vardır.
Bol sulu ve tatlı meyvesinin en önemli özelliği kabuğunun tüylü olmasıdır.
Bu kadifemsi dokudan hoşlanmayanlar için nektarin denilen tüysüz bir çeşidi de vardır. Çekirdeği tek ve serttir. Çekirdeği kolay ayrılana yarma şeftali, ete yapışık olana et şeftalisi denir. Yarma şeftali genellikle taze meyve olarak tüketilir. Et şeftalisi ise konserve yapımında kullanılır. Ülkemizde beyaz ve sarı etli olarak bilinen iki tür vardır.
ZEYTİN DAL KANSERİ (Pseudomonos savastanoi pv. Savastanoi Smith.)
Sayın
üreticilerimiz, sizlere mücadelesi yapılmadığında büyük zararlara ve hatta zeytin
ağaçlarının tamamen kurumasına neden olan zeytin dal kanseri hastalığından
bahsedeceğim.
Çok eski çağlardan bu yana tüketilen zeytin, zamanla önemini
daha da arttırmış, sofralardaki daimi yerini alarak, insan sağlığının önemli
bir koruyucusu olmuştur. Besin değeri oldukça yüksek olan zeytin, aynı zamanda
yağıyla da insan sağlığına olan katkısını arttırmaktadır. Sağlığa olumsuz
hiçbir etkisi olmayan
zeytinyağı, içerdiği antioksidanlar sayesinde kalp-damar
hastalıkları ve kansere karşı da koruyucu bir etki gösterir. Özellikle
günümüzde kalp ve damar şikâyetlerinin çoğalması, bu mucizevî besinin insan
sağlığı açısından önemini daha da artırmaktadır. Faydaları saymakla bitmeyen,
ülke ekonomimize katkı sağlayan bu ürünümüz, “Zeytin Dal Kanseri” olarak
isimlendirilen hastalık nedeniyle önemli bir tehdit altındadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)