4 Temmuz 2023 Salı

ŞEKER PANCARLARINDA Cercospora beticola (YAPRAK LEKESİ)


Cercospora beticola Temel besin maddeleri arasında yer alan şeker, ülkemizde şeker pancarından elde edilmektedir. Şeker pancarı dünyada olduğu gibi ülkemiz de de endüstri bitkileri arasında yer alan en önemli bitkilerden biridir. Şekerin verimli ve kaliteli olmasını etkileyen birçok faktör vardır bunlardan en önemlisi de iklimdir. Son zamanlarda iklim değişikliğinden dolayı şeker pancarında görülen hastalık ve zararlıların popülasyonların da önemli derecede artış gözlemlenmiştir. Cercospora yaprak lekesi (Cercospora beticola Sacc.), şeker pancarının en tahripkâr hastalıklarından biridir. Dünyada şeker pancarı ekim alanlarının yaklaşık yarısında yaygınlık göstermektedir. Hastalığın şiddeti, ülkeye ve bölgeye göre değişim gösterip mücadele yapılmadığı zaman şeker pancarının kök verimini %26, şeker varlığını %13, arıtılmış şeker varlığını %18 ve şeker verimini %55’e varan oranlarda düşürmektedir. Ayrıca, pancarda düşük oranda bulunması istenen, fabrikada pancardan şeker alımını olumsuz yönde etkileyen potasyumu %6, sodyumu %25 ve alfa amino azotu %40 oranlarında arttırmaktadır. Bu hastalık, entegre mücadele yöntemleriyle kontrol altına alınabilmektedir. Hastalığın etmeni olan Cercospora beticola Sacc. kullanılan ilaçlara karşı kısa sürede dayanıklılık geliştirdiği için kimyasal mücadelede farklı bir strateji uygulanması ve büyük titizlik gösterilmesi gerekmektedir. Uygun iklim koşullarında hastalık bazı yıllar epidemik düzeyde görülmektedir. Özellikle son yıllarda ülkemizde şeker pancarında görülen hastalık oranlarındaki artış şeker pancarını verim ve kalite bakımından olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye’de şeker pancarı ekim alanlarında görülen ve ekonomik önem taşıyan hastalıkların başında Cercospora beticola (Yaprak lekesi) hastalığı gelmektedir.Bu hastalığın kontrolünde bazı fungisitler önerilmekte ancak, patojenin fungisitlere karşı dayanıklılık geliştirmesi hastalıkla savaşımı zorlaştırmaktadır. Bunun yanında dayanıklı çeşit kullanımı hastalığın kontrolünde en etkin ve çevreci yöntem olmakla birlikte, patojenin yüksek genetik varyasyon yeteneği ve dayanıklılığın patojenin ırklarına göre farklılık göstermesi dayanıklılık ıslahı çalışmalarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Hastalığın çıkışı ve gelişmesi, üretim yılının yağış ve sıcaklık seyri ile doğrudan ilgilidir. Fungus sporlarının yapraklar üzerinde çimlenip stomalardan içeri girmesi ve enfeksiyonun başlaması için uygun koşulların oluşması gerekmektedir. Gündüz 27-32°C dolayında ve gece 15-17°C dolayında hava sıcaklıkları ve her gün en az 15-18 saat %60’ın üzerindeki nispi nem koşulları enfeksiyonun başlaması ve yayılması için yeterlidir. Gece sıcaklıkları, 20°C ve üzerine çıktığında lekelerin hızlı bir şekilde artması sonucu yaprak ölümleri de hızlanır. Hastalığın her yıl görüldüğü bölgelerimizde mayıs-haziran-temmuz aylarında enfeksiyon için uygun sıcaklık ve nem koşulları oluşur. Bu aylarda sık sık yağan yağmurlar ve yapraklarda oluşan çiğ ile enfeksiyon başlar. Özellikle gündüz sıcaklıklarının 30°C ve gece sıcaklıklarının 17-18°C olduğu günler fungus sporları yüksek oranda aktif hale gelmektedir. Ayrıca sahile yakın rakımı düşük bölgelerde gece sıcaklıkları ve nem yüksektir ve bu bölgelerde şeker pancarlarının Cercospora yaprak lekesi hastalığına yakalanma riski daha fazladır. Hava sıcaklığı uygun sıcaklıklarda olsa dahi eğer nispi hava nemi uygun koşullarda olmaz ise hastalık etki edemez ve epidemik bir patlama yapamaz. Fungusun yaşamını toprakta, yaprakta ve tohum artıkları üzerinde 2 veya 3 yıl arasında devam ettirebilen sporlar yağmur damlaları, rüzgâr veya çeşitli hava koşulları sayesinde şeker pancarı yapraklarına taşınır. Çeşitli yollar ile yaprak üzerine taşınan sporlar bitkilerin tarla yüzeyinin tamamını kaplamasından itibaren sıcaklık ve nisbi hava neminin de uygun şartlar oluşmasıyla beraber en erken Mayıs ayının sonuna doğru çimlenir ve alt yüzeydeki gözeneklerden içeri girip parankima dokusunda gelişimini devam ettirirler. Yaprakta ilk hastalık belirtileri ise 7 ila 14 gün arasında görülür. Bu dönemin sonlarına doğru ise en erken Mayıs sonu Haziran başına doğru pancarların önce dıştaki yaşlı yapraklarının kenarları kırmızı veya koyu kahverengi bir renk ile çevrilir sonrasında ise ortası gri-siyah renkli 2-3 mm çapında dairesel yuvarlak lekelerin oluştuğu gözlemlenir. Bu gözlemlenen lekeler Cercospora hastalığının başladığını belirtir. Yapraklardaki lekeler hastalığın şiddetiyle kısa zamanda çoğalıp birleşir. Yüzeyleri tamamen lekeyle kaplı olan yapraklar zamanla kurur ve yapraklar ölmeye başlar. Çok ağır salgınlarda şeker pancarları yapraklarını tamamen kaybeder ve yeni yaprak oluşumuna gittiği zamanda ise şeker oranında kayba neden olurlar ve yeni sürdükleri bu yapraklarda hastalığa kapılarak ölürler. Böylece pancarın başı yukarıya doğru konik bir şekilde uzamış olur. Bu konik baş en çok pancarın kökü kadar uzama gösterir. Cercospora lekeleri tarlanın değişik yerlerinde sadece birkaç bitkide görülürken zamanla bu bitkiler enfeksiyonun öbek noktası haline gelir böylelikle hastalık bütün tarlaya yayılmış olur. BELİRTİLERİ Hastalığın etmeni, Cercospora beticola Sacc. fungusudur (mantar). Cercospora yaprak lekesi, dünyada şeker pancarının en yaygın ve en tahripkâr hastalığıdır. Ülkemizde üretim yılının yağış, yüksek nispi nem ve sıcaklık durumuna bağlı olarak haziran başından itibaren pancarların önce yaşlı dış yaprakları üzerinde birer daire şeklinde, orta alanı gri-açık kahverengi, çevresi kırmızı-koyu kahverengi, dar veya geniş belirgin bir dış kenarla kuşatılmış 2-5 mm çapında küçük lekeler oluşur. Yapraklardaki lekeler, hastalığın artan baskısıyla, kısa zamanda çoğalıp birleşir. Yüzeylerinin tamamı lekelerle kaplanan yapraklar, zamanla kuruyup ölür. Ağır salgınlarda çok sayıda yaprak ölür, bitkiler yapraklarının tamamını kaybeder ve yeni yapraklar sürer. Yeni yapraklar da sürekli olarak hastalığa yakalanıp ölür. Mevsim sonuna doğru göbek yapraklarda ve yaprak sapları üzerinde de uzunlamasına lekeler görülebilir. Mevsim sonunda, pancarın başı yukarıya doğru konik bir şekilde uzamış bir görünüm alır. Tohum salkımları oluşmuş olan tohumluk bitkilerde toprak yüzeyinin hemen üzerindeki kısımların tamamı hastalıktan etkilenir. Hastalık şeker pancarı yapraklarının yaz ortasından itibaren ölmesine ve yeni yapraklar sürerek yenilenmesi ile birlikte kök büyümesini ve şeker birikimini azaltır. Hastalığın Türkiye’de görüldüğü Marmara ve Karadeniz bölgelerinde ilaçlama yapılmadığı zaman enfeksiyon derecesine bağlı olarak kök verimi %1-26, şeker varlığı %3-13 ve artırılmış şeker varlığı %5-18 oranlarında düşer. Pancarın amino asit azotu varlığı %1-40 artar artırılmış şeker verimi ise %6-36 oranında azalır. Şeker pancarında kayıplar kök veriminde 60-1.830 kg/da, şeker varlığında 0,5-2,0 °S polar şeker, arıtılmış şeker varlığında 0,6-2,4 °S polar şeker ve arıtılmış şeker veriminde 50-415 kg/dekar arasında değişir (Kaya 2015). Türkiye’de Cercospora hastalığı, daha çok nemli ve sıcak iklime sahip Marmara ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki şeker pancarı ekim alanlarında yaygındır. Cercospora yaprak lekesi, Adapazarı Şeker Fabrikasının Merkez, Akyazı, Düzce, Pamukova ve Kaynarca bölgeleri; Susurluk Şeker Fabrikasının Karacabey, K.Paşa, Manyas, Balıkesir, Susurluk, Bursa, Biga, Gönen, Burhaniye, Soma ve Yenişehir bölgeleri; Amasya Şeker Fabrikasının Erbaa, Taşova, Amasya, Kayabaşı, Göynücek, Vezirköprü, Havza, Merzifon, Suluova ve Gümüşhacıköy bölgeleri; Kastamonu Şeker Fabrikasının Merkez, Boyabat, Araç, Tosya ve Taşköprü bölgeleri; Turhal Şeker Fabrikasının Niksar, Turhal ve Pazar bölgeleri; Alpullu Şeker Fabrikasının Merkez, Uzunköprü, Keşan, Kırklareli, Lüleburgaz, Hayrabolu ve Edirne bölgeleri; Malatya Şeker Fabrikası’nın Gölbaşı bölgesinde (Urfa) her yıl görülmektedir. Burdur Şeker Fabrikasının Senirkent, Dazkırı ve Dinar bölgelerinde, Çorum Şeker Fabrikasının Osmancık bölgesinde; Uşak Şeker Fabrikasının Merkez ve Simav bölgelerinde; Yozgat Şeker Fabrikasının Çekerek bölgesinde nadir görülür (Kaya, 2015). İç Anadolu Bölgesi’nde ve geçit bölgelerde akarsu vadilerinde ve kapalı havzalarda mayıs, haziran ve temmuz aylarının yağışlı geçtiği bazı ekstrem yıllarda (1999, 2010, 2011, 2014 ve 2015), hastalığın temmuz ve ağustos aylarından itibaren epidemi yaptığı gözlenmiştir (Kaya, 2015). EKONOMİK ÖNEMİ Bütün nemli-sıcak ekim bölgelerinde Cercospora şeker pancarının en önemli yaprak hastalıklarından biridir. Hastalık etmeni özellikle Adapazarı, Çarşamba ve Susurluk Şeker Fabrikalarının ekim sahalarında şiddetli görülmekte olup, yüksek verim kayıplarına sebep olmaktadır. Türkiye’de hastalık, bitkilerde yaprakların yaz ortasından itibaren sürekli ölmesine ve yeni yapraklar sürerek yenilenmesi ile bitkilerin kök büyümesini ve şeker birikimini zayıflatır. Hastalığın her yıl çıktığı Marmara Bölgesi’nde ilaçlama yapılmadığı zaman, enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak pancarın kök verimi %1-26, şeker varlığı %3-13 ve arıtılmış şeker varlığı %5-18 oranlarında düşer. Pancarın α-amino asit azotu varlığı %1-40 oranında artar arıtılmış şeker verimi ise %6-36 oranında azalır. Kayıplar; kök veriminde 60-1.830 kg/da, şeker varlığında 0,5-2,0 °S polar şeker, arıtılmış şeker varlığında 0,6-2,4 °S polar şeker ve arıtılmış şeker veriminde 50-415 kg/dekar arasında değişir (Kaya, 2015). MÜCADELE Cercospora hastalığına karşı, öncelikle münavebe, dayanıklı çeşit kullanımı gibi kültürel tedbirlerin yanında ve tamamlayıcı olarak da kimyasal kontrol yöntemleri entegre edilerek birlikte uygulanır. Kültürel Mücadele -Cercospora hastalığının çoğalma organları pancar yapraklarında ve toprakta 2 yıl canlı kaldığı için aynı tarlada 3 yıldan önce pancar ekilmemelidir. Üç yıllık münavebe, hastalığın yıllık enfeksiyon potansiyelini ve baskısını azaltmaktadır. -Hastalığın konukçusu olan yabancı otlarla iyi mücadele edilmesi ile hastalık baskısı azalmaktadır. -Cercospora sporu bulaşmamış tohumluk kullanılması ile hastalığın taşınması önlenmektedir. -Hastalığın her yıl çıktığı bölgelerde Cercospora’ya dayanıklı/toleranslı şeker pancarı çeşitlerinin ekilmesi ile normal çeşit ekimine kıyasla hastalık 15-20 gün daha geç ortaya çıkmakta ve hastalık şiddeti mevsim boyunca daha yavaş seyretmektedir. -Şeker pancarı tarımında toprak hazırlamadan hasada kadar uygulanan bitki yetiştirme tekniklerinin usulüne uygun ve zamanında yapılması, bitkinin kuvvetli ve hızlı gelişmesini sağlamaktadır. Bu da bitkilerin hastalıklara karşı mukavemetini arttırır. -Yağmurlama sulamanın gündüz yapılması, tarla seviyesinde nispi nem düzeyinin süresini uzattığı için enfeksiyonu teşvik etmektedir. Bu nedenle sulamanın gece yapılması gerekmektedir. Kimyasal Mücadele Hastalık, fungisitlere karşı kısa sürede dayanıklılık oluşturmaktadır. Bundan dolayı değişik etki mekanizmalarına sahip fungisitler seçilerek ve farklı karışımlar hazırlanarak mevsim boyunca bir program dahilinde bunların uygulanması gerekmektedir. İlk ilaçlama zamanı çok önemlidir. İlaçlamaya başlamada iki erken uyarı metodu kullanılmaktadır. 1.Erken uyarı metoduna göre; her pancar tarlasında diagonal olarak gidilerek her bir bitkiden bir adet olmak üzere toplam 100 erişkin yapraktan 5’inde birer leke görüldüğünde birinci ilaçlama, 45’inde görüldüğünde ikinci ve 95’inde görüldüğünde üçüncü ilaçlama yapılmaktadır. Birinci uygulamadan sonra yaklaşık 15-20 gün arayla hasattan bir ay öncesine kadar ilaçlama tekrarlanır. 2. Erken uyarı metoduna göre; iklim verisi ölçüm cihazlarından bilgisayara aktarılan verilerin Cercospora yaprak lekesi yazılım programı vasıtasıyla, günlük enfeksiyon değerleri ile inkübasyon ve sporulasyon risk oluşum değerlerinin hesaplanması sonucu program uyarı verdiğinde ilk ilaçlamaya başlanmaktadır. Yaklaşık 15-20 günlük ilaç etkinlik süresi bittiğinde, programın tekrar uyarı vermesi beklenerek ikinci ve bu uygulamadan 15-20 gün sonra yine programın uyarı vermesi beklenerek üçüncü ilaçlama yapılır. Bu şekilde hasattan bir ay öncesine kadar ilaçlama tekrarlanır. İlaçlamalarda, kontak ve sistemik etkili olmak üzere, değişik etki mekanizmalarına sahip ilaçlar, mevsim içerisinde sırayla değiştirilmek suretiyle, farklı karışımlarda birlikte uygulanır. Sistemik etkiye sahip ilaçlar, iyileştirici bir özelliğe sahip olup yaprak gözeneklerinden içeri alınır ve iç dokulardaki fungus (mantar) miselini yok ederek müteakip enfeksiyonları önler. Kontak etkili ilaçlar ise koruyucu ve dayanıklılık kırıcı etkilere sahip olup pancar yapraklarının üzerinde ince bir film tabakası oluşturur ve çimlenip yaprak gözeneklerinden içeri girip mantar sporlarını öldürerek enfeksiyonu durdurur. Kontak etkili ek ilaçların karışımdaki diğer bir işlevi, mantarın sistemik etkili ana ilaçlara bağışıklık oluşturmasını engellemektir. Ülkemiz koşullarında son yıllarda iklim seyrinin haziran ve temmuz aylarında yağışlı geçtiği bazı yıllarda Orta Anadolu Bölgesi’nde hastalık ortaya çıkabilmektedir. Böyle yıllarda özellikle üreticilerin, yaygın olarak bitki koruma ürünleri, yaprak gübresi, bitki gelişim düzenleyicileri vb. ürünleri küçük springlerle uygulamaları, pancar yapraklarının sık ve uzun süre ıslak kalmasına neden olduğundan Cercospora yaprak lekesi hastalığının ortaya çıkmasına ve şiddetinin artmasına imkân vermektedir. Bu nedenle, bu uygulamaların pancarın sulama zamanlarına denk getirilmesi, hastalığın ortaya çıkmasını engelleyecek veya geciktirecek ve şiddetini azaltacaktır. Geç ortaya çıkan ve düşük şiddette seyreden hastalık, bir kez ilaçlamayla kontrol altına alınabilecektir. Özellikle Cercospora ilaçlarını da bu springlerle uygulayan üreticiler, hem ilacın etkinliğini düşürmekte hem de hastalığı teşvik ettiği için bu uygulamalardan mutlak suretle vazgeçmeleri gerekmektedir. İlaçlamaya, yaprakların üzerindeki sabah çiyi kalktıktan sonra başlanmalı ve ilaç dağılımını olumsuz etkileyen rüzgârlı havalarda ilaçlama yapılmamalıdır.















Aziz ÖZKAN

                                                                                             Ziraat mühendisi

ANTALYA ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ

                ozkanaziz@gmail.com   https://www.azizozkan.com/

KAYNAKLAR

Turktob. org.tr. 2021. [online] Available at: <https://www.turktob.org.tr/dergi/makaleler/dergi21/33-37.pdf> [Accessed 13 September 2021].

Bitki Koruma. 2021. Şeker Pancarında Yaprak Leke Hastalığı (Cercospora beticola) – Bitki Koruma. [online] Available at: <http://www.entofito.com/cercospora-beticola/> [Accessed 13 September 2021].

https://agrovisio.com.tr/blog



Çilek Küllemesi (Sphaerotheca macularis) ( Wallr. Fr.) Jacz. f.sp.fragariae Peries

Çilek Küllemesi
Çilek (Fragaria), gülgiller (Rosaceae) familyası içinde yer alan bir bitki cinsi ve bu cins içinde yer alan türlerin meyvelerinin ortak adıdır. Tohumları meyvenin üzerinde (dışarıda) bulunan birkaç meyveden biridir. Bu yönüyle, çilek bir istisnadır, çünkü çoğu meyvenin tohumları meyvenin içinde bulunur. Dünyada, adlandırılmış 20'den fazla çilek türü vardır; ayrıca, çeşitli melezler ve kültivarlar da bulunur. Dünya çapında ticari olarak en çok yetiştirilen çilekler, bahçe çileği olarak adlandırılan Fragaria × ananassa melezinin kültivarlarıdır. Çilekler, yoğun C vitamini barındırırlar. Çilek, hem sanayiye elverişli hem de taze olarak tüketilebilen çok lezzetli ve hoş kokulu bir meyve türüdür. Bol miktarda A, B, C vitaminleri, kalsiyum, demir ve fosfor gibi mineral maddeler içerir. Çilek taze olarak sofrada yararlanılmasının yanında çileğin pastası, reçeli, marmelatı, kompostosu, dondurma, şıra, şarap, şampanya ile likörü de yapılmaktadır. Çilek tüketici tarafından arzulanan bir meyve olduğu için derin dondurma yoluyla uzun süre saklanarak tüketilebilir. Dünya çapında en sevilen ve en çok tüketilen meyvelerden biri olan çilek, aynı zamanda en çok ticareti yapılan meyve çeşididir. Kendine has aroması ve kokusuyla hem yetişkinler hem de çocuklar tarafından beğeni ile tüketilen meyve, Türkiye’de Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştirilir. Hassas ve bakım isteyen bir meyve çeşidi olan çileğin taze olarak tüketilmesi ve buzdolabında saklanması önerilir. Ana vatanı Amerika olan çilek, dünya genelinde yıllık 5 milyon tonluk üretimi ile en çok yetiştirilen meyvelerden biridir. Çilek bol çeşitli ekolojik şartlarda yüksek verim ve kalite gösteren çeşitlerinin ortaya çıkarılmasından sonra, büyük bir gelişme ve günümüzde bir çok ülkede ekonomik bir öneme sahip olmuştur. Köklerin % 90'ı toprağın 15'lik derinliğinde bulunur. Bir çilek çeşidinde ne kadar fazla yaprak var ise, o kadar fazla çilek salkımı oluşacak demektir. Çeşide ve çevre şartlarına bağlı olarak, ana bitkiden kollarla (Stolon) 100'ün üzerinde yavru bitki oluşabilir. Döllenmeden sonra, döllenmiş çekirdeğin etrafındaki etli kısım büyümeye başlamaktadır. Çilek tanelerinin şekli yetiştikleri iklim şartlarına ve çeşide göre değişiklik gösterebilmektedir. Çilekte tanelerin sertlik durumu pazarlama açısından önemlidir. Çiftçiler için pazar ve endüstriye uygun sert çeşitler avantajlıdır. Dergimizin bu sayısında çilek yetiştiricilerinin en büyük sorunlarından biri olan çilekte külleme hastalığından bahsedeceğim. Fungus obligat bir parazittir.(Yaşamsal evrelerinin çoğunu konukçu vücudunda geçirir) Miselyum beyaz renklidir ve yaprakların alt kısmında gelişir. Fungus kışı enfekteli ama canlı yapraklarda geçirir. Yeni çilek alanları için enfekteli üretim materyalleri primer inokulum kaynağıdır. Hava koşulları uygun olduğunda sert, şeffaf konidiospor zincirleri oluşur. Hastalığın erken döneminde yaprakçıkların alt yüzeylerinde küçük parçalar şeklinde beyaz, ağ benzeri yapılar gelişir. Bu lekelere külleme görünümü veren küçük şeffaf sporlar üretilir. Hastalık şiddetli geliştiğinde yaprakçıklar daha çok enfekte olur ve ağ benzeri gelişme tüm yaprakçıkların alt yüzeyini kaplar. Aynı zamanda fungusa özel fruktifıkasyon organları olan kleistotesiyumlar dağınık olarak ağ benzeri gelişmelerin ucunda bulunabilir. Askosporları içeren kleistotesiyumlar düşük ışık yoğunluğu olan kısa günlerde, yüksek nem ve düşük sıcaklık koşullarında oluşur. Bu yapılar Önce beyaz olup daha sonra siyahlaşır. Enfekteli bitkiler üzerinde çoğalan sporlar rüz¬gâr ile taşınarak yeni enfeksiyonlar meydana getirirler. Külleme hastalığının geli¬şimi ve yayılması için orta ve yüksek nem koşullan ile yaklaşık 15-27°C sıcaklık uygundur. BELİRTİLERİ Hastalık, çileklerde yaprak sapları, çiçek demetleri, çiçekler ve meyvelerde zararlanmalara yol açar. Küllemenin yaprak belirtileri çok tipiktir. Duyarlı çeşitlerde yaprakların alt yüzeyinde beyaz lekeler şeklinde miselyum gelişir, meydana gelen lekeler zamanla birleşir ve yaprak kenarları yukarı doğru kıvrılır. Çilek tarlalarında enfeksiyona bağlı olarak gümüşi bir görünüm oluşur. Enfekteli yaprakların alt yüzeyinde kuru, morumsu ya da kahverengimsi lekeler gelişir, yaprak üst yüzeyinde ise kırmızı renk değişimi görülür. Değişik zamanlarda enfekte olan yaprakların üst yüzeyinde de düzensiz sarı ya da siyah lekeler oluşabilir. Tüm gelişme dönemlerinde çiçekler ve meyveler enfeksiyona duyarlıdır. Enfekteli çiçekler, beyaz külleme sporları ile kaplanır, şekil bozuklukları olur ve ölürler. Enfeksiyona bağlı olarak polen üretimi azalır, meyve tutumu az olur. Fungus meyve yüzeyinde beyaz misel oluşturarak sporlanabilir. Meyveler sertleşir ve olgunlaşma normal değildir. Yaprak enfeksiyonları sonucunda yapraklar zarar görür. Etmenin misel tabakası fotosentezi azaltır, nekrozlar oluşur ve hatta yaprak dökümleri meydana gelebilir. Şiddetli enfeksiyonların verim üzerindeki etkisi önemli boyutlardadır. Ürün kayıplarına yaprak ve meyve enfeksiyonları yol açmaktadır. Enfekteli meyvelerin raf ömrü kısalmakta, kaliteleri azalmakta, kısa sürede kurumaktadırlar. Ülkemizde çilek üretilen tüm alanlarda rastlanmaktadır. KONUKÇULARI Yabani ve kültüre alınan tüm çilek çeşitlerinde hastalık görülmektedir. MÜCADELESİ Kültürel Önlemler ~ Sağlıklı üretim materyali kullanılmalıdır. - Hasattan sonra hastalıklı bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır. ~ Aşırı sulama ve sık dikimden kaçınılmalıdır. Kimyasal Mücadele İlaçlama zamanı 1. İlaçlama: Hastalığın ilk belirtileri görüldüğünde 2. ve diğer ilaçlamalar: Kullanılan ilaçların etki süresi dikkate alınarak, enfeksiyon koşulları sona erinceye kadar ilaçlamalara devam edilir. İlaçlama programlarında son uygulama ile hasat arasındaki süreye dikkat edilmelidir.