13 Ağustos 2021 Cuma

SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVELERDE YAPRAKDELEN (ÇİL) HASTALIĞI

 Wilsonomyces carpophylus (Lev.) Adaskaveg, Ogawa & Butler  [= Stigmina carpophila (Lev.) M.B. Ellis]

TANIMI

Fungusun miselyumu bölmeli, değişik kalınlıklarda ve eklemlidir. Konidiosporlar aservuluslar içinde, konidioforlar üzerinde oluşur. Konidioforlar kısa, konidio­sporlar elipsoit şeklinde, 2-8 bölmeli, bölme kısmı boğumlu ve rengi parlak san ile açık kahverengi arasındadır. Fungusun eşeysiz üremesinde aservuluslar önemlidir.

Fungus kışı genellikle tomurcuk ve dallarda miselyum halinde geçirir. Primer enfeksiyonlar konidiosporlarla gerçekleşir ve hastalanmış tomurcuklar ile kanser­ler, enfeksiyon kaynaklarıdır. Enfekteli sürgün ve yapraklar sekonder enfeksiyon kaynaklarıdır. Bu sürgünlerde oluşan zamk akıntısı içinde konidiosporlar bulunur. Zamk akıntısının yağmurla erimesi ile konidiosporlar yayılır. Yeni enfeksiyonların oluşması için yağmur yağması şarttır. Etmen tüm yıl boyunca hasta tomurcuklarda kalabilmektedir.

BELİRTİLERİ

Hastalık sert çekirdekli meyve ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur. Meyve enfeksiyonları özellikle kayısılarda önemlidir. İklim koşullan uygun olduğunda diğer türlerde de meyve enfeksiyonları görülebilir.

Genç yaprak üzerinde oluşan lekeler ilkönce 1 mm çapında yuvarlak, kırmızı renkli olup etrafı açık renkte bir hale ile çevrilidir. Daha sonra bu lekeler kahverengimsi merkezli, kızıl kahverengi, yaklaşık 3 mm çaplı lekeler haline dönüşür. Bu lekeli kısımlar 5-10 gün sonra dökülür ve yaprakta delikler oluşur. Bazen birbirine bitişik lekeler birleşip dökülür, çapı 1 cm'yi bulan delikler görülebilir. Etmen yaprak saplarını ve orta damarı da enfekte etmektedir.

Kayısı meyveleri üzerindeki lekeler 1–2 mm çapında, yuvarlak ve dağınık olup. Genellikle meyvenin sapa yakın yanak kısmında oluşur. Bazen lekeler birleşerek tüm meyve yüzeyini kaplayabilir. Başlangıçta, lekelerin ortası koyu kırmızı, etrafı açık kırmızımsı renktedir. Bu lekeler zamanla şişkinleşir, ortaları çöker ve koyu kahverengine veya koyu kırmızı renge dönüşür.

Kiraz meyvelerinde 2–3 mm çapında çöküntüler ve etrafında açık renkte hale oluşur. Bu belirtiler, meyvelerde yeşil ve olgunlaşma dönemlerinde görülebilir.

Fungus, tomurcuklarda da zarar oluşturmaktadır. Sonbahar ve kışın enfekte olan tomurcuklar ilkbaharda uyanma başlayınca, dokunulduğunda dökülmemeleri ile sağlam tomurcuklardan ayırt edilebilir. Başka nedenlerle ölmüş olan tomurcuklar ise küçük bir dokunmayla dökülmektedir.

Fungus, sürgünler üzerinde yuvarlak, kahverengi-kırmızı renkte lekeler oluşturur. Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük kanser yaralarına dönüşürler.

Hastalık etmeni yapraklara, tomurcuklara, sürgünlere zarar vermekte, meyvenin kalite ve kantitesinin düşürmesine neden olmaktadır. Kayısıda lekeli meyvelerin pazar değeri düşer ve verimde %30-60 azalmaya neden olmaktadır.

Hastalık sert çekirdekli meyvelerin yetiştirildiği tüm bölgelerde görülebilir.

KONUKÇULARI

Hastalığın konukçuları: Kayısı, Şeftali, Nektarin. Mahlep, Kiraz, Vişne, Badem, Erik ve Karayemiştir.

MÜCADELESİ

Kültürel Önlemler

Sonbaharda hastalıklı tomurcukları bulunduran dallar sağlam kısımdan budanıp. İmha edilmelidir.

Kimyasal Mücadele
İlaçlama zamanı

1. ilaçlama: Sonbaharda, yaprak dökümünden hemen sonra.

2. ilaçlama: İlkbaharda çiçek tomurcuklan kabardığı dönemde, çiçekler açmadan önce













yapılır.

Kayısılarda ilave olarak, meyvelerde çanak yaprak ve erkek organ tablası meyvenin ucuna sıyrılırken 3. ilaçlama yapılmalıdır.

İlaçlar tüm bitki aksamını kaplayacak şekilde uygulanmalıdır.

Aziz ÖZKAN

                                                                                             Ziraat mühendisi

                ozkanaziz@gmail.com   https://www.azizozkan.com/

 

KAYNAKLAR

 1-http://www.zmmae.gov.tr/images/zirai_mucadele_teknik_talimatlar/cilt_4.pdf

2-http://dergipark.gov.tr/download/article-file/41052

3- Fotoğraflar: Aziz ÖZKAN tarafından Ankara, Çorum, Antalya ve Manisa da çekilmiştir.

 


ZEYTİN YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BOR’ UN ÖNEMİ


Çok farklı toprak tiplerine adapte olabilen zeytin bitkisi, toprak derinliği fazla olmayan yüzeysel topraklarda da yetiştirilebildiği gibi derin toprak yapısına sahip allüvial ve kollovial topraklarda iklim şartlarının uygun olması durumunda en yüksek verimi verir. Zeytinliklerimizin genellikle meyilli arazilerde yer alması ve bakım tedbirlerinin tam olarak uygulanmaması gibi nedenlerle beslenme problemlerine sık rastlanmaktadır. Zeytin ağaçları diğer meyve türlerine oranla olumsuz koşullara daha dayanıklı olmakla beraber beslenme yetersizliğinden verim ve kalite düşmesi gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda zeytinyağına verilen önemin artmaya başlaması nedeni ile zeytin bahçelerinin bakımı daha dikkatli yapılmaktadır. Zeytinliklerden bol mahsul almaya en büyük etki yapan faktörlerden birisi gübrelemedir. Zeytin ağacı vegetatif gelişme ve mahsul verme devresinde topraktan oldukça fazla besin maddesi alır ve kullanır. Zeytin ağaçları tarafından harcanan besin maddeleri tekrar gübreleme yoluyla toprağa verilmelidir. Sağlıklı bir dallanma, iyi bir gelişme ve mahsul ancak gübreleme ile sağlanmakta, aynı zamanda ağaçların soğuğa ve kuraklığa mukavemetleri artmaktadır. Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Uygulanacak gübreler kış ayları sonunda, ilkbahar yağmurlarından önce verilmelidir. Zeytinde kimyasal gübrelerin yanı sıra; çiftlik gübresi, yeşil gübreler de kullanılabilir. Doğru gübreleme, bitkinin ihtiyacını karşılamalı ve topraktan alınamayan bitki besin maddesi miktarlarını temin etmelidir. Kireci az veya hiç olmayan ve yağışı fazla olan yörelerde toprağın pH değeri genellikle düşüktür. Bu gibi topraklarda kalsiyum ve magnezyum eksikliğinin yanında Mikro elementlerden bor noksanlığına çok sık rastlanmaktadır. Zeytinde özellikle çiçeklenme ve meyve tutumu üzerine önemli derecede etkisi olan bor elementinin bu gibi topraklarda uygulanması veya borlu gübre kullanılması gerekmektedir. Zeytinde bor noksanlığı genellikle soğuk zararı ve potasyum noksanlığı ile karıştırılır. Soğuk zararı sürgün uçlarında ve yapraklarda yer yer sararma ve kurumalara neden olur. Potasyum noksanlığında, yaşlı yapraklarda uç klorozları ve nekrozlar, ucu kahverengi dibi sarı yapraklar görülür. Yapraklarda ve meyvelerde küçülme, meyve et oranı ve yağ miktarında azalma olur. Bor noksanlığında yaprak ucundan başlayarak sapa doğru yaprağın üçte İkisini kaplayacak şekilde soluk yeşil renk alarak ilerlemekte, daha sonra yaprağın sararıp dökülmesi şeklinde görülmektedir. Zeytin ağacı, bor ihtiyacının yüksek olduğu düşünülen ve aslında toprak çözeltisindeki bor fazlalığına diğer meyve türlerine göre daha toleranslı bir bitkidir. Bitkilerin bor mevcudiyeti kuraklık koşullarında ve özellikle kalkerli topraklarda toprak pH'ı arttıkça azalmaktadır. Bu çevre koşulları zeytinliklerde sık rastlanan bir durumdur. Bor noksanlığı, yapraklarda kuruyan ve kuru kısım ile yaprağın hala yeşil olan kısmı arasında klorotik bir bölge gösteren apikal ve marjinal kloroz ile kendini gösterir. "Cadı süpürgesi" denen şeylere ve meyvelerde deformasyonlara yol açan sürgün yaprak dökümü de bilinmektedir. Bor eksikliğini potasyum eksikliğiyle karıştırmamak çok önemlidir. Bu nedenle bu tür beslenme sorunlarını teşhis etmek için yaprak analizi yapmanın önemi. Aslında ek bir sorun, fazla uygulanan borun toksik bir iyon olmasıdır, bu da zeytin bitkilerinin, özellikle de genç bitkilerin ölümüne bile yol açabilir. (Benlloch et al., 1991). Tozlaşma süreçlerinde bor çok önemlidir, döllenme, çiçek oluşumu ve meyve dolgusu. Çok yağların sentezine katılır. Asimilasyonunu etkiler fosfor ve dolayısıyla nükleik asitlerin oluşumunda ve protein sentezi. Eksiklik semptomları sıklıkla bulunur. Ardından yüksek pH'lı topraklarda stres veya kuraklık dönemleri. Bor eksikliği olan ağaç yapraklarında kloroz görülür. Yaprakların ucundan başlayıp sonra gelişen nekrozlar oluşur. Eksiklik çok belirgin olduğunda semptomlar genç dallarda görünebilir. Bor gereksinimleri çiçeklenme mevsiminde olması gereken çok sayıda çiçek olması nedeniyle gerekli bir besin elementidir. Çiçeklenme döneminde bor uygulamaları yaparken çok dikkatli olunmalı, çünkü yüksek konsantrasyonlarda toksik olabilir özellikle genç bitkiler için nispeten düşük dozda yapraktan uygulamalar yapılabilir. Son araştırmalar Bor’un meyve ağaçlarındaki generatif organlarda yeterli düzeyde bulunmasının verimlilik açısından gerekli olduğunu ve hatta bor noksanlığı belirtisi görülmeyen meyve ağaçlarında bile dışarıdan bor takviyesinin badem, zeytin, elma, vişne gibi çeşitli meyve türlerinde verimi arttırdığını göstermektedir. Bor noksanlığı fizyolojik bir hastalıktır. Bor ağacın en az hareketli elementidir ve bitkinin normal gelişmesi için sürekli alınması gereklidir. Ayrıca bitki gelişme dönemlerinde bor’un alınması önemlidir. Çünkü birçok aktivite yanında kök gelişmesi ve uç meristem oluşumunda görev alan bir elementtir. Daha önce alınan bor, büyüyen genç dokulara zor taşınır. Bitki kökleri tarafından alınan bor yapraklara anorganik formda ulaşınca az hareket eden kompleks bor molekülleri oluşur. Zeytinde yapraklardaki bor miktarı gelişmenin başlaması ile birlikte, çekirdeklerin sertleştiği devreye kadar artmakta, meyvelerin olgunlaştığı devrede en az düzeye inmektedir. Bor noksanlığı, zeytin ağaçlarının yaprak, sürgün ve meyvelerinde değişik belirti oluşturur. Yapraklardaki belirtiler, yaprak ucundan başlayarak sapa doğru yaprağın üçte ikisini kaplayacak şekilde soluk yeşil renk alarak ilerlemekte, daha sonra yaprağın sararıp dökülmesi şeklinde görülmektedir. Yapraklarda küçülme, kıvrılma, kalınlaşma, büzülme ve boğum araları kısalarak rozetleşme meydana gelir. Sürgünlerdeki belirtiler sürgün ucunda kurumalar şeklinde görülür. Buna bağlı olarak, yan tomurcuklar faaliyete geçerek sürgün oluşumu artar. Ağaçlarda bodurlaşma ve çalılaşma görülür. Dallarda ve gövdede hatta yaprak saplarında çatlak ve yarıklar oluşabilir. Tomurcuk, çiçek ve meyve oluşumu engellenebilir. Meyvelerdeki belirtiler şekil bozuklukları olarak görülür. Meyve çekirdeğinde büyüme devam ederken, meyve kabuğunda büyümenin durmasıyla oluşan “maymun Yüzlü” meyve oluşumu çok tipiktir. Ayrıca çiçek ve genç meyve dönemlerinde dökümler tipik belirti şeklidir. Meyvelerde bor noksanlığı ürün miktarı ve kalitesini önemli ölçüde etkiler. Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler Tesis kurulmadan önce toprak analizi yapılarak topraktaki miktarı belirlenmelidir. Dikim, sulama gübreleme tekniğine uygun olarak yapılmalıdır. Kimyasal Mücadele: Yeşil aksam uygulaması; Birinci uygulama: Çiçeklenme öncesi, İkinci uygulama: Meyve tutum döneminde, Üçüncü ve diğer uygulamalar: 15 gün ara ile 2–3 kez yapılmalıdır. Toprak uygulaması; İlkbaharda sürgün gelişmesinin olduğu dönemde (mart-nisan) bir uygulama yapılır. Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: 100 lt suya Boraks 36,5 % ince granül veya toz 250 g (Genç ağaçlara) Boraks 11,3 % ince granül veya toz 500 g (Yaşlı ağaçlara) 



Aziz ÖZKAN 

Ziraat mühendisi 

ozkanaziz@gmail.com 










KAYNAK http://www.zmmae.gov.tr/rehber/zeytin_agaclarinda_bor_noksanligi.pdf http://www.kkgm.gov.tr/birim/bitkikoruma/hastalik_zararlilari_2010/zeytin_hastalik_ve_zararlilari_ile_mucadele.pdf http://www.zmmae.gov.tr/images/zirai_mucadele_teknik_talimatlar/cilt_5.pdf