Çok farklı toprak tiplerine adapte olabilen zeytin bitkisi, toprak derinliği
fazla olmayan yüzeysel topraklarda da yetiştirilebildiği gibi derin toprak
yapısına sahip allüvial ve kollovial topraklarda iklim şartlarının uygun olması
durumunda en yüksek verimi verir. Zeytinliklerimizin genellikle meyilli
arazilerde yer alması ve bakım tedbirlerinin tam olarak uygulanmaması gibi
nedenlerle beslenme problemlerine sık rastlanmaktadır. Zeytin ağaçları diğer
meyve türlerine oranla olumsuz koşullara daha dayanıklı olmakla beraber beslenme
yetersizliğinden verim ve kalite düşmesi gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Son
yıllarda zeytinyağına verilen önemin artmaya başlaması nedeni ile zeytin
bahçelerinin bakımı daha dikkatli yapılmaktadır. Zeytinliklerden bol mahsul
almaya en büyük etki yapan faktörlerden birisi gübrelemedir. Zeytin ağacı
vegetatif gelişme ve mahsul verme devresinde topraktan oldukça fazla besin
maddesi alır ve kullanır. Zeytin ağaçları tarafından harcanan besin maddeleri
tekrar gübreleme yoluyla toprağa verilmelidir. Sağlıklı bir dallanma, iyi bir
gelişme ve mahsul ancak gübreleme ile sağlanmakta, aynı zamanda ağaçların soğuğa
ve kuraklığa mukavemetleri artmaktadır. Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi
ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Uygulanacak gübreler kış ayları
sonunda, ilkbahar yağmurlarından önce verilmelidir. Zeytinde kimyasal gübrelerin
yanı sıra; çiftlik gübresi, yeşil gübreler de kullanılabilir. Doğru gübreleme,
bitkinin ihtiyacını karşılamalı ve topraktan alınamayan bitki besin maddesi
miktarlarını temin etmelidir. Kireci az veya hiç olmayan ve yağışı fazla olan
yörelerde toprağın pH değeri genellikle düşüktür. Bu gibi topraklarda kalsiyum
ve magnezyum eksikliğinin yanında Mikro elementlerden bor noksanlığına çok sık
rastlanmaktadır. Zeytinde özellikle çiçeklenme ve meyve tutumu üzerine önemli
derecede etkisi olan bor elementinin bu gibi topraklarda uygulanması veya borlu
gübre kullanılması gerekmektedir. Zeytinde bor noksanlığı genellikle soğuk
zararı ve potasyum noksanlığı ile karıştırılır. Soğuk zararı sürgün uçlarında ve
yapraklarda yer yer sararma ve kurumalara neden olur. Potasyum noksanlığında,
yaşlı yapraklarda uç klorozları ve nekrozlar, ucu kahverengi dibi sarı yapraklar
görülür. Yapraklarda ve meyvelerde küçülme, meyve et oranı ve yağ miktarında
azalma olur. Bor noksanlığında yaprak ucundan başlayarak sapa doğru yaprağın
üçte İkisini kaplayacak şekilde soluk yeşil renk alarak ilerlemekte, daha sonra
yaprağın sararıp dökülmesi şeklinde görülmektedir. Zeytin ağacı, bor ihtiyacının
yüksek olduğu düşünülen ve aslında toprak çözeltisindeki bor fazlalığına diğer
meyve türlerine göre daha toleranslı bir bitkidir. Bitkilerin bor mevcudiyeti
kuraklık koşullarında ve özellikle kalkerli topraklarda toprak pH'ı arttıkça
azalmaktadır. Bu çevre koşulları zeytinliklerde sık rastlanan bir durumdur. Bor
noksanlığı, yapraklarda kuruyan ve kuru kısım ile yaprağın hala yeşil olan kısmı
arasında klorotik bir bölge gösteren apikal ve marjinal kloroz ile kendini
gösterir. "Cadı süpürgesi" denen şeylere ve meyvelerde deformasyonlara yol açan
sürgün yaprak dökümü de bilinmektedir. Bor eksikliğini potasyum eksikliğiyle
karıştırmamak çok önemlidir. Bu nedenle bu tür beslenme sorunlarını teşhis etmek
için yaprak analizi yapmanın önemi. Aslında ek bir sorun, fazla uygulanan borun
toksik bir iyon olmasıdır, bu da zeytin bitkilerinin, özellikle de genç
bitkilerin ölümüne bile yol açabilir. (Benlloch et al., 1991). Tozlaşma
süreçlerinde bor çok önemlidir, döllenme, çiçek oluşumu ve meyve dolgusu. Çok
yağların sentezine katılır. Asimilasyonunu etkiler fosfor ve dolayısıyla nükleik
asitlerin oluşumunda ve protein sentezi. Eksiklik semptomları sıklıkla bulunur.
Ardından yüksek pH'lı topraklarda stres veya kuraklık dönemleri. Bor eksikliği
olan ağaç yapraklarında kloroz görülür. Yaprakların ucundan başlayıp sonra
gelişen nekrozlar oluşur. Eksiklik çok belirgin olduğunda semptomlar genç
dallarda görünebilir. Bor gereksinimleri çiçeklenme mevsiminde olması gereken
çok sayıda çiçek olması nedeniyle gerekli bir besin elementidir. Çiçeklenme
döneminde bor uygulamaları yaparken çok dikkatli olunmalı, çünkü yüksek
konsantrasyonlarda toksik olabilir özellikle genç bitkiler için nispeten düşük
dozda yapraktan uygulamalar yapılabilir. Son araştırmalar Bor’un meyve
ağaçlarındaki generatif organlarda yeterli düzeyde bulunmasının verimlilik
açısından gerekli olduğunu ve hatta bor noksanlığı belirtisi görülmeyen meyve
ağaçlarında bile dışarıdan bor takviyesinin badem, zeytin, elma, vişne gibi
çeşitli meyve türlerinde verimi arttırdığını göstermektedir. Bor noksanlığı
fizyolojik bir hastalıktır. Bor ağacın en az hareketli elementidir ve bitkinin
normal gelişmesi için sürekli alınması gereklidir. Ayrıca bitki gelişme
dönemlerinde bor’un alınması önemlidir. Çünkü birçok aktivite yanında kök
gelişmesi ve uç meristem oluşumunda görev alan bir elementtir. Daha önce alınan
bor, büyüyen genç dokulara zor taşınır. Bitki kökleri tarafından alınan bor
yapraklara anorganik formda ulaşınca az hareket eden kompleks bor molekülleri
oluşur. Zeytinde yapraklardaki bor miktarı gelişmenin başlaması ile birlikte,
çekirdeklerin sertleştiği devreye kadar artmakta, meyvelerin olgunlaştığı
devrede en az düzeye inmektedir. Bor noksanlığı, zeytin ağaçlarının yaprak,
sürgün ve meyvelerinde değişik belirti oluşturur. Yapraklardaki belirtiler,
yaprak ucundan başlayarak sapa doğru yaprağın üçte ikisini kaplayacak şekilde
soluk yeşil renk alarak ilerlemekte, daha sonra yaprağın sararıp dökülmesi
şeklinde görülmektedir. Yapraklarda küçülme, kıvrılma, kalınlaşma, büzülme ve
boğum araları kısalarak rozetleşme meydana gelir. Sürgünlerdeki belirtiler
sürgün ucunda kurumalar şeklinde görülür. Buna bağlı olarak, yan tomurcuklar
faaliyete geçerek sürgün oluşumu artar. Ağaçlarda bodurlaşma ve çalılaşma
görülür. Dallarda ve gövdede hatta yaprak saplarında çatlak ve yarıklar
oluşabilir. Tomurcuk, çiçek ve meyve oluşumu engellenebilir. Meyvelerdeki
belirtiler şekil bozuklukları olarak görülür. Meyve çekirdeğinde büyüme devam
ederken, meyve kabuğunda büyümenin durmasıyla oluşan “maymun Yüzlü” meyve
oluşumu çok tipiktir. Ayrıca çiçek ve genç meyve dönemlerinde dökümler tipik
belirti şeklidir. Meyvelerde bor noksanlığı ürün miktarı ve kalitesini önemli
ölçüde etkiler. Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler Tesis kurulmadan önce
toprak analizi yapılarak topraktaki miktarı belirlenmelidir. Dikim, sulama
gübreleme tekniğine uygun olarak yapılmalıdır. Kimyasal Mücadele: Yeşil aksam
uygulaması; Birinci uygulama: Çiçeklenme öncesi, İkinci uygulama: Meyve tutum
döneminde, Üçüncü ve diğer uygulamalar: 15 gün ara ile 2–3 kez yapılmalıdır.
Toprak uygulaması; İlkbaharda sürgün gelişmesinin olduğu dönemde (mart-nisan)
bir uygulama yapılır. Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: 100
lt suya Boraks 36,5 % ince granül veya toz 250 g (Genç ağaçlara) Boraks 11,3 %
ince granül veya toz 500 g (Yaşlı ağaçlara)
Aziz ÖZKAN
Ziraat mühendisi
ozkanaziz@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder