Bir ağaç ki ağaç deyip geçmek âdet olmuş.”
Kâinatta ne kadar yaratılmış mahlûkat varsa hepsi kendi lisan-ı mahsusuyla Yüce Yaratıcıyı tesbih eder. Bir nevî duâ eder. Bu duâ ve tesbihi kediler mırmırları ile, koyunlar melemesi ile, gök gürlemesi ile, şimşek çakması ile yaparlar.
Ağaçlarda bu duâ bazen istidad lisanı ile olduğu gibi, bazen de bizzat kendisi duâ vaziyeti alarak insana sanki nasihat etmektedir. Avustralya’da Sidney yakınlarındaki bir ağacın rükû eden insan gibi muhterem bir vaziyette kalması ve bineği ile giden Sevgili Peygamberimiz (asm) rahatsız olmasın diye yol üzerindeki Sebir ağacının ikiye ayrılması ve o vaziyette kalması bu konuya çok çarpıcı misâllerdir.
Risâle-i Nur’un hemen her bahsi “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp, Onu tesbih etmesin” (İsra Sûresi: 44) âyeti ile başlamaktadır. Bunda muhakkak bir sır vardır ki bu âyet mükerreren yazılmış. İnsan ve diğer mahlukat her zaman duâya muhtaçtır. Başına türlü türlü haller gelen günah denizinde yuvarlanan günümüz insanları belki önceki asırlardan daha fazla duâya muhtaçtır. Çünkü öyle bir asırdayız ki şerrinden Sahabe-i Kiramın Allah’a sığındığı, kişinin imanını muhafaza etmesi avucunda kor ateşi tutması kadar zor olan dehşetli bir asırdayız.
Asr Sûresinde de yine bu zamana işaret edilerek insanoğlunun hüsran içerisinde olduğu buyurulmaktadır. İşte bunun içindir ki Kur’ân-ı Kerim’de “Ey iman edenler, iman edin” buyuruluyor. İman edenlerin iman etmesi çok manidar değil mi? Evet bu zamanda insan, her an iman tazelemeye, akit yenilemeye muhtaçtır.
Hiçbir kurala uymadan kendi haline dik dik büyüyen ağaçlar oldukça sık bir dallanma meydana getirir. Ağaca şekil budaması, ürün budaması gibi kısaca terbiye sistemleri uygulanmazsa verimi çok düşük olur ve hastalık ve zararlılar da o denli artacaktır. Ama gerektiği gibi bakımı yapılır, dik ve dar açılı dalları yanlara eğilerek daha iyi güneşlenmesi sağlanırsa ağaç daha sağlıklı, meyveleri de oldukça iri ve kaliteli olacaktır. Başka bir deyişle dalları duâ eder gibi yanlara açılan ağaçlar güneşle daha iyi temas ettikleri için güneşsiz, ufunetli şartları seven hastalık ve zararlılar açısından daha az risk altındadır.
Bilgisayar kullanıcıları bilir ki çeşitli sebeplerle bilgisayara giren virüsler bilgisayara zarar verir. Programlar iyi çalışmaz. Mevcut virüs tarayıcı programlar eğer sık sık update yapılmazsa yeni virüsleri tanımaz ve onları silemez. Yani bir nevi ellerini açarak yardım ister ki virüs ve böceklerden temizlensin.
İnsanoğlu da yaşamış olduğu bu günah asrında, bu fitne asrında günahlardan ve şüphelerden temizlenmek için her zaman duâya, bir nevî update’e muhtaçtır. Aksi halde şüphe ve vesveselerden kurtulamayacaktır. Böyle olunca da virüslerin bilgisayarı çalıştırmadığı, onu sabote ettiği gibi o şüpheler de insanda mutluluk ve saadet bırakmayarak hayatı zehir edecektir.
Aziz ÖZKAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder