14 Temmuz 2017 Cuma

KUTSAL ZEYTİN AĞACI

Dünyanın en sağlıklı ve doğal bitkisel yağ kaynağı olan zeytinin tarihi, günümüzden 8.000 yıl öncesine dayanır. Tarihi gelişimi içinde birçok efsaneye kaynak olan zeytin, eski uygarlıkların yazıtları ve kutsal kitaplarda yer almıştır.
Fotoğrafta gördüğünüz Manisa Kırkağaç’a bağlı Bakır mahallesinde bulunan zeytin ağacı tam 1652 yaşında. Anadolu’da kurulan birçok medeniyete tanıklık eden bu köklü ağaç, hala dallarından zeytin vermeye devam ediyor. Bu ağaç Türkiye'nin en yaşlı, dünyanın ise meyve veren en yaşlı zeytin ağacı olma özelliğine de sahip.

Bazı iddialara göre 2016 yaşında olabileceği tahmin edilen ağacın Yaşının tam tespiti için karbon testi çalışması başlatılmıştır.
Zeytin, bahar ayında beyaz renkli çiçekler açar ve yapraklarını kışın dahi dökmez. Zeytin Kur’ân-ı Kerim’de birçok defa zikredilir. Ve insanlara
çeşitli faydalar sağladığı kaydedilerek, bunda düşünen kimseler için dersler olduğu hatırlatılır. (Abese: 29; Nahl: 10)
Çekirdeğinin sertleşmesi ve meyvelerinin olgunlaşması yaz aylarında başlar. Eylül ve kasım aylarında renk değiştirmeye başlayan zeytin önce yeşilden mora, sonra siyaha dönüşerek olgunlaşır,
Olgunlaşan zeytinlerin hasatı eylül sonundan şubata kadar devam eder. Elde edilecek yağın kalitesi zeytinin nasıl toplandığıyla çok yakından ilgilidir.
En kaliteli zeytinyağı, dalından tek tek toplanmış zeytinden elde edilir. Zeytin, ayrıca yere dökülerek veya emici makinalar vasıtasıyla toplanır.
Zeytinin, hasat edildikten sonra kısa bir zaman sonra işlenmesi gerekir. Bunun için de yağ olacak zeytinler önce otomatik makinalarla yaprak ayırma ve yıkama işlemine tabi tutulur. Bundan sonra zeytin preslerde ezilerek bitkinin dokularından yağın çıkarılması sağlanır, l kilo erken hasat zeytinyağı üretmek için yaklaşık 10 kilo zeytin kullanılır. Diğer türlerde l kilo zeytinyağı üretmek için 7–8 kilo zeytin yeterlidir.
Yaklaşık 8000 yıl öncesinden bu yana dünyaya güzellik, sağlık ve lezzet pınarı olarak hizmet veriyor zeytin ve zeytinyağı. Ağır büyüyen fakat oldukça uzun yasayan bir ağaç olan zeytin. Gövdesi çürümeye karşı çok dayanıklı. Üstelik de ömrünü tamamladığında köklerinden yeni bir ağaç filizleniyor. Ona yakıştırılan
" Ölmez ağaç" ismi belki de bu yüzden. Bir yıl bol, bir yıl az ürün verir zeytin ağaçları. En fazla yağ içeren meyvelerden biridir. Ağırlığının yaklaşık yüzde 20–30 kadarı yağdır.
Bütün kutsal kitaplarda zeytin ağacından bahsediliyor. Tevrat'ta vaftiz yağının nasıl hazırlanılacağı anlatılırken Hz. Davut Peygamber de zeytini doğru insana benzetir. Hz. îsa Peygamberin göğe çıkışını gerçekleştiği Zeytin dağı’ndaki bahçede o zamandan kalma zeytin ağaçları bugün hala durmaktadır. Rivayete göre Hz. Nuh Peygamber tufan biraz durulur gibi olunca gemisinin güvertesinden beyaz bir güvercin uçurur. Bu beyaz güvercin bir müddet sonra gemiye ağzında bir zeytin dalıyla döner. Böylece Hz. Nuh Peygamber tufanın bittiğini ve suların çekildiğini anlar. Bu nedenle ağzında zeytin dalıyla beyaz güvercin çağlar boyu barışın sembolü olmuştur.
“Eski Yunanlılar ve Romalılar zeytine karşı sevgi ve saygı göstererek ancak iyi ve dürüst insanların zeytin toplamalarına izin verirlerdi. Her insan zeytinliklere giremezdi. Milattan önceki yıllarda da Giritlilerin ticaretlerinde zeytinyağı çok önemli bir yer tutuyordu. Zeytinyağı koymak için yapılan küpler bugün hala muhafaza ediliyor. Atina'da olimpiyat oyunlarında şampiyonların başına zeytin dalından yapılmış taç takmak ve bir şişe zeytinyağı takdim etmek adetti. Hıristiyanlar zeytini talih ve barış işareti olarak kabul ederler, elçiler barış haberi getirdiği zaman zeytin dalı takdim ederlerdi. Zeytin Kur'an-ı Kerim'de övülmüş ve ondan mübarek bir bitki olarak bahsedilmiştir.” 1
    Âyet-i kerimede “And olsun incire ve zeytine” buyrulmaktadır. Bu İlâhî hitapta iki meyvenin peş peşe sıralanışının bir tezahürü olarak, gittiğim her zeytin bahçesinde mutlaka incire de rastladım. Mahallî bir tabir olan “İncir ve zeytinin bittiği yerde sen de bit” sözü bu iki meyvenin olduğu yerin verimli olduğunu, bunların ziraatı ile uğraşanların bolluk içinde olduğunu anlatıyordu.
  Ülkemiz; zeytin yetiştirilen alan ve ağaç varlığı bakımından dünyada dördüncü sırada yer almaktadır. Sofralık zeytin üretiminde ise ikinci sırada yer almaktadır. Zeytin ülkemizin ekonomisi ve halkımızın beslenmesi için önemli bir kültür bitkisidir. Gerek zeytinyağı, gerekse siyah ve yeşil salamura zeytin olarak tüketilmektedir
 Zeytin, ülkemizde özellikle Kırkağaç ilçesi Bakır beldesinde çok eskiden beri ziraatı yapılan bir bitkidir. Öyle ki Bakır beldesinde yüzlerce yıllık zeytinlikler mevcuttur. Ve hâlâ meyve vermektedir.
Aman Allah’ım o ne güzel bir meyve, ne güzel bir görünüş. Özellikle Ekim ayında yeni yeni pembeleşerek siyahlaşmaya başlayan Domat, Edremit ve Tekir çeşitlerinin ağaçların yeşil dallarında hafif puslu siyah bir gerdanlık gibi süzülmeleri ne kadar hoş bir görüntü oluşturuyor. Yeşil ile siyahın bu denli uyumu ve uyum sonucu ortaya çıkan güzelliği anlatmak mümkün değil.
İki bin yıl gibi uzun bir hayat süresine sahip bu muhteşem meyve ağacı, yaprağından yağına kadar şaşırtıcı pek çok özelliğe sahiptir. Zeytin; su, protein, yağ, selüloz, fosfor, kalsiyum, klor, manganez, A-C-E vitaminlerinden meydana gelmiştir. 100 gramı 224 kalori verir. Bileşiminden de anlaşılacağı gibi çok besleyici yiyecektir. Ve tam gıda deposudur.
Zeytinden Yüce Peygamberimiz de sık sık bahsetmiş, hurma, su ve zeytin ile iftar edilmesi tavsiye edilmiştir. Zeytin mideyi doldurmadığı halde besleyici olabildiği için tasavvufta riyazet yapanların en çok rağbet ettiği gıdalardan olmuş, yine de çok önemli bir husus olan misvak hususunda da erak ağacından yapılan misvak bulunamazsa zeytin ağaçlarının çokça lif veren dal veya köklerinden faydalanılması tavsiye edilmiştir.
Zeytin Anadolu’da o kadar köklü ve o kadar sevilir ki Türkülerimize, oyunlarımıza şiirlerimize konu olmuştur.
"Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman, senin gibi cahile ben efendim diyemem aman..."

“Zeytin yaprağı yeşil aman bir yar elinden/Altında kahve pişir yandım bir yar elinden”

“Zeytin Dalı Çürük Olur Basmaya Gelmez /Aman Aman Basmaya Gelmez
Elin Kızı Pek Cavır Olur Küsmeye Gelmez/ Aman Aman Basmaya Gelmez”
“Zeytin dağlarında tabakam kaldı/Dört yanıma baktım karakollar aldı”
“Zeytin karasi gozlerini / yoluma yatirma / dayanamam.” 
“Zeytinyağı şişesi ateşlere düşesi gel biraz konuşalım ciğerimin köşesi”
Ruhi Su'nun derlediği "Evlerinin önü zeytin ağacı..."
Zülfü Livaneli’ nin
Ay kocaman at kara /Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolların/Varamam Kordoba ya türküsü vardır.

Ayrıca oyunlara konu olmuştur.
" Zeytin Dalları Zeybeği " buna en güzel örnektir.

Bölge halkının büyük kısmı bütün yemeklerinde kullanmaktadır. Her aile yıllık zeytinyağını temin eder. Yine çoğu aile salamuralık siyah ve yeşil zeytini ve her türlü çeşidini evinde hazırlar.
Zeytinyağı dünyanın en makbul yemeklik yağlarındandır. Nebatî olanlar içinde en faydalısıdır. Vücudu besler ve benzi güzelleştirir. Tok tutar. Safra kesesi hastalıklarında, karaciğerin temizlenmesinde, raşitizmde çok yararlıdır. Böbrekleri temizler ve taşların düşmesini kolaylaştırır.
Zeytinyağı çocuklarda kemiklerin güçlenmesini hızlandırdığı gibi beyin hücrelerinin gelişmesine de yardımcı oluyor. Öyle ki birkaç damla zeytinyağı katılmış yağsız inek sütü, anne sütünü bırakmış bebekler için anne sütü gibi tabiî bir besin kaynağı olabiliyor.
Hülasa insana sağladığı sayısız faydaları olan, diğer meyvelere göre hastalık ve zarar riski oldukça az, yetiştirilmesi kolay, getirisi çok olan bu meyve Cenâb-ı Hakkın insanlara bir lûtfu, bir ihsanıdır.
                                                                                              Aziz ÖZKAN
    ozkanaziz@gmail.com

Kaynak
1http://www.haciabdullah.com.tr/Rehber/zeytinyag.asp

Fotoğraflar; Aziz ÖZKAN









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder