2 Mayıs 2020 Cumartesi

BAĞDA FİTOPLAZMA HASTALIKLARI

Asma dünya üzerinde kültürü yapılan en eski meyve türlerinden birisi olup, anavatanı Anadolu'yu da içine alan ve “Küçük Asya” denilen bölgedir. 2012 TÜİK verilerine göre yurdumuzda 4.622.959 da alanda bağcılık yapılmakta, bu alanlardan da 4.185.126 ton üzüm elde edilmektedir.
Antalya ilinde ise 22.055 da alandan 29.054 ton ürün elde edilmekte olup omca başına ortalama verim 2.373 kg’dır. Asmada da diğer ürünlerde olduğu gibi ürün miktarını sınırlayan çok sayıda etmen bulunmaktadır.

Bu etmenlerden biri de fitoplazma hastalıklarıdır. Fitoplazmalar floemde yaşayan, bakterilere benzeyen fakat çok daha küçük ve hücre duvarı olmayan obligat parazitlerdir. Asmalarda hastalığa neden olan önemli fitoplazmalar; Flavescence dorée (FD) (Elm yellows grubu) ve Bois noir (BN) (Stolbur phytoplasma grubu)’dır.
Bağ fitoplazmaları karantina zararlıları olup, halen bitki karantinası yönetmeliğinin EK 2-A “Türkiye’de varlığı bilinmeyen organizmalar” bölümünde yer almaktadır.
Bitkilerde birçok fitoplazma türü ('Candidatus Phytoplasma' species)’nün neden olduğu hastalıkların önemi gün geçtikçe artmaktadır. Fitoplazmaların vektör böceklerle de taşınabiliyor olması, meydana getirdikleri hastalıkların daha hızlı yayılmasına neden olmaktadır. Günümüzde fitoplazmalar simptomatoloji yerine DNA boyama (DAPI: Floresan mikroskopi), PCR-RFLP gibi moleküler yöntemler ve elektron mikroskopi gibi daha güvenilir tekniklerle tanılanabilmektedir.
Ülkemizde uzun yıllar boyunca fitoplazmaların neden olduğu hastalıklar simptomatolojik olarak incelenmiş, ancak etmeni tam olarak belirlenememiştir. Bu hastalıkların çoğu oluşturdukları tipik belirtilerine göre adlandırılmaya çalışılmış ve özellikle virologlar tarafından virüs ve virüs benzeri patojenler kapsamında incelenmiştir.
Ülkemizde 2000’li yılların başından itibaren ileri teknikler kullanılarak fitoplazmalara yönelik tanılama çalışmaları yoğun olarak başlamıştır. Ülkemizin değişik bölgelerinde son 15 yıl içerisinde bağ, meyve, sebze, tarla bitkileri, süs bitkileri ve yabancı otlar gibi birçok bitki türünde fitoplazma kökenli patojenler ve vektörleri ile doğal konukçularına yönelik yeni bilgiler ortaya konmuştur. Bu çalışmaların birçoğu ilk kez ülkemizin Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yürütülmüş, fitoplazma hastalıklarının ülkemizdeki durumu ile ilgili önemli bulgular ortaya konmuştur. Bu nedenle ele alınan çalışmada ülkemizin Doğu Akdeniz Bölgesi’nde fitoplazma hastalıkları ile ilgili olarak yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular derlenmiştir.
Fitoplazmalar vektör böceklerle taşınan, bitki floeminde sınırlı bakteriyel patojenlerdir ve dünya doğal ekosisteminde ve ürünlerde yıkıcı kayıplara neden olurlar (Lee ve ark., 2000; Bertaccini, 2007). Önemli bitki patojenleri arasında yer alan fitoplazmalar önceleri virüs veya virüs benzeri hastalık etmeni olarak değerlendirilmiştir (Spaldon, 1958).
Daha sonra mikoplazmalara benzemesi nedeni ile mikoplazma benzeri organizma (MBO:MLO: Mycoplasma like organism) olarak adlandırılmıştır (Doi ve ark., 1967). Mollicute Taksonomisi Alt Komitesi (the Subcommittee on the Taxonomy of Mollicutes) tarafından 1992 yılında bitki patojeni mollicute’leri ifade etmek üzere bu patojenlerin “phytoplasma (fitoplazma)” olarak adlandırılması kabul edilmiştir (Anonymous, 1992). Daha sonra güvenilir moleküler teknikler ile tanımlaması yapılan türlerin “Candidatus phytoplasma sp.” olarak isimlendirilmesi uygun görülmüştür (Anonymous, 2004).
Flavescence dorée (FD) ve Bois noir (BN) olmak üzere 2 sarılık hastalığı bilinmektedir. Bunlar birer fitoplazma hastalığıdır. Bu iki hastalığın da belirtileri aynıdır. Bunlar ancak moleküler yöntemlerle birbirlerinden ayrılabilirler.
            Fitoplazma hastalığı etmenlerinden
FD Scaphoideus titanus,
            BN Hyalesthes obsoletus adlı cüce ağustos böcekleri ile persistent (propagatif) olarak taşınmaktadır.  İlk belirtiler ilkbaharda görülür, bazı veya tüm sürgünlerde gelişmede gecikme dikkati çeker veya bazen de sürgünler gelişemez. Eğer bitki erken dönemde enfekte olmuşsa hassas çeşitlerin sürgünleri olgunlaşamaz, ince kalır, lastikleşir, aşağıya doğru sarkık bir durumda olur. Enfekteli sürgünler sonra kırılganlaşır ve sürgünlerde uzunlamasına çok sayıda siyah, püstüller gelişir ve tomurcuklar nekrotikleşebilir.
Asma geç dönemde enfekte olduğunda olgunlaşma durur. Nispeten dayanıklı çeşitlerde enfekteli sürgünlerin boğumları olgunlaşır, fakat bazıları olgunlaşmaz. Kış boyunca enfekteli sürgünler siyahlaşır, erken ölürler; fakat geç enfekteli olanlar genellikle yaşarlar ve az da olsa ilkbaharda gelişebilirler. Enfekteli yapraklar sert, anormal renkli, yaprak kenarları aşağıya doğru kıvrılarak adeta üçgen bir şekil alır.
Beyaz çeşitlerde yaprağın güneşe maruz kalmış alanlarında metalik sarı renkte renk değişiklikleri görülür. Sonra, ana damarlar boyunca küçük, belirgin, sarımsı lekeler dikkati çeker. Bu lekeler gittikçe büyür ve bunlar birleşerek sarı bantlar oluştururlar. Bu lekelerin merkezleri kurur ve kırılganlaşır.
Enfekteli yapraklar sağlıklılardan daha uzun süre bitkide kalırlar, fakat rüzgârlarla kolayca koparlar. Kırmızı çeşitler de benzer yaprak belirtileri gösterirler, fakat kırmızımsı bir renk değişikliği görülür.
Erken dönemde enfekte olmuş omcaların çiçekleri kurur ve düşerler. Eğer asma geç enfekte olmuşsa asma salkımları kahverengileşir ve buruşur, salkım sapları kurur ve daneler dökülürler. 
Yaygın çeşitler olan Chardonnay, Cabernet Sauvignon, Pinot noir, Riesling, Sauvignon blanc ve Sémillon hastalığa oldukça hassastırlar.
Asmada sarılık tipi hastalıklara neden olan fitoplazmalar tek hücreli, hücre çeperi olmayan, konukçusu dışında yaşayamayan ve suni besi yerinde kültüre alınamayan prokaryotik etmenlerdir. Bitkilerin sadece floem iletim dokusunda bulunur ve bitki bünyesinde düzensiz dağılım gösterirler. Enfekteli bitkiden başka bitkiye taşınmaları floem özsuyu ile beslenen vektör böcekler aracılığıyla gerçekleşir.Asmada ekonomik olarak en önemli fitoplazmalar Flavescence doree (FD) hastalığına neden olan Candidatus Phytoplasma vitis ile Bois noir (BN) hastalığına neden olan Candidatus Phytoplasma solani’dir.
FD fitoplazmasının ana vektörü Scaphoideus titanus dur. S. titanus yılda bir döl vermekte, yumurta olarak kışlamakta ve asmada yaşam döngüsünü tamamlamaktadır. Larva dönemleri ve erginler fitoplazmayı bünyelerine alabilirler, ancak erkek bireyler hastalığın taşınmasında dişi bireylere göre çok daha etkindir. Hastalığın taşınması vektör böceğin yaşamı boyunca gerçekleşebilir. Ancak fitoplazma erginden yumurtaya geçmez. Bu fitoplazma Dictyophara europaea, Orienthus ishidae, Phlogotettix cyclops, Psylla alni ve Oncopsis alni böcek türlerinin bünyelerinde de bulunabilmektedir. D.europaea vektörü, FD fitoplazmasını Clematis vitalba bitkisinden asma bitkisine taşıyabilmektedir.
BN Bois noir fitoplazmasının vektörleri Hyalesthes obsoletus, Reptalus panzeri,              R. quinquecostatus gibi emici böceklerdir, ancak en önemli vektörü H. obsoletus’  tur.
Hyalesthes obsoletus farklı yabani bitkiler ile yabancı otlarda, özellikle de fitoplazmanın tespit edildiği Convolvulus arvensis’ de beslenmekte, asmayı ise nadiren besin olarak tercih etmektedir. Asmayı tercih etmediğinden asmadan asmaya taşıma nadiren gerçekleşmektedir. BN hastalığına neden olan Candidatus Phytoplasma solani aynı zamanda patates, domates, biber ve patlıcan gibi diğer Solanaceae familyası bitkilerinde de stolbur hastalığına neden olmaktadır.
Etmenlerin yayılması vektör böcekler ve enfekteli çoğaltım materyali ile gerçekleşir. Belirti göstermeyen çelikler (veya benzeri üretim materyali) üzerinde gerek fitoplazmaların kendisi gerekse vektörlerin yumurtaları bulunabilir.
BELİRTİLERİ, EKONOMİK ÖNEMİ VE YAYILIŞI
Asma sarılık tipi fitoplazmaların belirtilerini birbirinden gözle ayırt etmek zordur. Bu etmenler bitkilerin sürgünlerinde, yapraklarında, çiçek ve meyvelerinde belirti oluşturur. Belirtiler çeşide, iklim koşullarına ve bitkinin yaşına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
Enfekteli bitkilerin sürgünleri odunlaşamaz, zayıf, esnek (lastik gibi) ve aşağı doğru sarkık olur, sonradan bu sürgünler kırılganlaşır, kış döneminde ise odunlaşamayan sürgün ve dallar siyahlaşır ve ölür. Enfekteli sürgünlerin yapraklarında renk bozukluğu ve yaprak kenarlarında aşağı doğru kıvrılma görülür. Bu yaprakların ana damarları ve ayaları renkli üzüm çeşitlerinde kızarır, beyaz üzüm çeşitlerinde ise sararır. Erken vejetasyon döneminde enfekte olan asmalarda meyve tutumu azalır, çiçekler kuruyup düşer. Geç enfeksiyonlarda çiçek demetleri kahverengileşir ve büzüşür, çiçek sapları ise kurur. Bazı çeşitlerin meyveleri hafif bir dokunuşla dökülür. Asma sarılık tipi fitoplazmalar, Asmalarda sararmalara neden olan virüs Hastalıkları, odun dokusu hastalıkları ve besin elementi dengesizlikleri belirtileri ile makroskobik olarak karışabilir.
KONUKÇULARI
Sarılık tipi fitoplazmalardan FD’nin konukçuları asma (Vitis vinifera) ve yabani asmalardan V. riparia’dır. Ayrıca Clematis vitalba (yaban sarmaşığı), Alnus glutinosa (Adi kızılağaç) ve Ailanthus altissima (Kokar ağaç) bitkileri de konukçuları arasında yer alır. BN fitoplazmasının konukçuları arasında ise asmanın yanı sıra patates, domates, biber, tütün, havuç, pırasa, soğan ve ayçiçeği gibi bitkiler ile tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis), çit sarmaşığı (Calystegia sepium), köpek üzümü (Solanum nigrum), devetabanı (Tussilago farfara)), ısırgan (Urtica dioica) gibi yabancı otlar da bulunmaktadır.
 MÜCADELESİ
Kültürel Önlemler
Sertifikalı üretim materyalleri kullanılmalıdır.
• Enfekteli bitkilerden aşı gözü, kalem, çelik gibi çoğaltım materyalleri alınmamalıdır.
• Hastalığa tolerant bitkilerden alınan aşı gözü, kalem ve çelik kullanılmalıdır.
 • Bahçede dengeli bir gübreleme programı uygulanmalıdır.
• Hasta omcalar imha edilmelidir.
• Vektörlerle mücadele edilmelidir.
• Yabancı otlarla mücadele edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
Etkin bir kimyasal mücadele yöntemi bulunmamaktadır.
Aziz ÖZKAN
Ziraat mühendisi
ozkanaziz@gmail.com

KAYNAKLAR
https://www.tarimorman.gov.tr/TAGEM/Belgeler/yayin/Bitki%20Hastal%C4%B1klar%C4%B1%20Zirai%20M%C3%BCcadele%20Teknik%20Talimatlar%C4%B1.pdf





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder