Asma dünya üzerinde
kültürü yapılan en eski meyve türlerinden birisi olup, anavatanı Anadolu'yu da
içine alan ve “Küçük Asya” denilen bölgedir. 2012 TÜİK verilerine göre
yurdumuzda 4.622.959 da alanda bağcılık yapılmakta, bu alanlardan da 4.185.126
ton üzüm elde edilmektedir.
Antalya ilinde ise 22.055 da alandan
29.054 ton ürün elde edilmekte olup omca başına ortalama verim 2.373 kg’dır.
Asmada da diğer ürünlerde olduğu gibi ürün miktarını sınırlayan çok sayıda
etmen bulunmaktadır.
Bu etmenlerden biri de fitoplazma
hastalıklarıdır. Fitoplazmalar floemde yaşayan, bakterilere benzeyen fakat çok
daha küçük ve hücre duvarı olmayan obligat parazitlerdir. Asmalarda hastalığa
neden olan önemli fitoplazmalar; Flavescence
dorée (FD) (Elm yellows grubu) ve Bois
noir (BN) (Stolbur phytoplasma
grubu)’dır.
Bağ fitoplazmaları karantina zararlıları
olup, halen bitki karantinası yönetmeliğinin EK 2-A “Türkiye’de varlığı
bilinmeyen organizmalar” bölümünde yer almaktadır.
Bitkilerde birçok
fitoplazma türü ('Candidatus Phytoplasma'
species)’nün neden olduğu hastalıkların önemi gün geçtikçe artmaktadır.
Fitoplazmaların vektör böceklerle de taşınabiliyor olması, meydana getirdikleri
hastalıkların daha hızlı yayılmasına neden olmaktadır. Günümüzde fitoplazmalar
simptomatoloji yerine DNA boyama (DAPI: Floresan mikroskopi), PCR-RFLP gibi
moleküler yöntemler ve elektron mikroskopi gibi daha güvenilir tekniklerle
tanılanabilmektedir.
Ülkemizde uzun yıllar boyunca fitoplazmaların neden olduğu hastalıklar
simptomatolojik olarak incelenmiş, ancak etmeni tam olarak belirlenememiştir.
Bu hastalıkların çoğu oluşturdukları tipik belirtilerine göre adlandırılmaya
çalışılmış ve özellikle virologlar tarafından virüs ve virüs benzeri patojenler
kapsamında incelenmiştir.
Ülkemizde 2000’li yılların başından itibaren ileri
teknikler kullanılarak fitoplazmalara yönelik tanılama çalışmaları yoğun olarak
başlamıştır. Ülkemizin değişik bölgelerinde son 15 yıl içerisinde bağ, meyve,
sebze, tarla bitkileri, süs bitkileri ve yabancı otlar gibi birçok bitki
türünde fitoplazma kökenli patojenler ve vektörleri ile doğal konukçularına
yönelik yeni bilgiler ortaya konmuştur. Bu çalışmaların birçoğu ilk kez
ülkemizin Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yürütülmüş, fitoplazma hastalıklarının
ülkemizdeki durumu ile ilgili önemli bulgular ortaya konmuştur. Bu nedenle ele
alınan çalışmada ülkemizin Doğu Akdeniz Bölgesi’nde fitoplazma hastalıkları ile
ilgili olarak yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular derlenmiştir.
Fitoplazmalar vektör böceklerle taşınan, bitki
floeminde sınırlı bakteriyel patojenlerdir ve dünya doğal ekosisteminde ve
ürünlerde yıkıcı kayıplara neden olurlar (Lee ve ark., 2000; Bertaccini, 2007).
Önemli bitki patojenleri arasında yer alan fitoplazmalar önceleri virüs veya
virüs benzeri hastalık etmeni olarak değerlendirilmiştir (Spaldon, 1958).
Daha sonra mikoplazmalara benzemesi nedeni ile
mikoplazma benzeri organizma (MBO:MLO: Mycoplasma like organism) olarak
adlandırılmıştır (Doi ve ark., 1967). Mollicute Taksonomisi Alt Komitesi (the
Subcommittee on the Taxonomy of Mollicutes) tarafından 1992 yılında bitki patojeni
mollicute’leri ifade etmek üzere bu patojenlerin “phytoplasma (fitoplazma)”
olarak adlandırılması kabul edilmiştir (Anonymous, 1992). Daha sonra güvenilir
moleküler teknikler ile tanımlaması yapılan türlerin “Candidatus phytoplasma sp.” olarak isimlendirilmesi uygun
görülmüştür (Anonymous, 2004).
Flavescence
dorée (FD) ve Bois noir (BN) olmak üzere 2 sarılık hastalığı bilinmektedir.
Bunlar birer fitoplazma hastalığıdır. Bu iki hastalığın da belirtileri aynıdır.
Bunlar ancak moleküler yöntemlerle birbirlerinden ayrılabilirler.
Fitoplazma
hastalığı etmenlerinden
FD Scaphoideus titanus,
BN Hyalesthes
obsoletus adlı cüce ağustos böcekleri ile persistent (propagatif) olarak
taşınmaktadır. İlk belirtiler
ilkbaharda görülür, bazı veya tüm sürgünlerde gelişmede gecikme dikkati çeker
veya bazen de sürgünler gelişemez. Eğer bitki erken dönemde enfekte olmuşsa
hassas çeşitlerin sürgünleri olgunlaşamaz, ince kalır, lastikleşir, aşağıya
doğru sarkık bir durumda olur. Enfekteli sürgünler sonra kırılganlaşır ve
sürgünlerde uzunlamasına çok sayıda siyah, püstüller gelişir ve tomurcuklar
nekrotikleşebilir.
Asma geç dönemde enfekte olduğunda olgunlaşma durur. Nispeten dayanıklı
çeşitlerde enfekteli sürgünlerin boğumları olgunlaşır, fakat bazıları
olgunlaşmaz. Kış boyunca enfekteli sürgünler siyahlaşır, erken ölürler; fakat
geç enfekteli olanlar genellikle yaşarlar ve az da olsa ilkbaharda
gelişebilirler. Enfekteli yapraklar sert, anormal renkli, yaprak kenarları
aşağıya doğru kıvrılarak adeta üçgen bir şekil alır.
Beyaz çeşitlerde yaprağın güneşe maruz kalmış alanlarında metalik sarı
renkte renk değişiklikleri görülür. Sonra, ana damarlar boyunca küçük,
belirgin, sarımsı lekeler dikkati çeker. Bu lekeler
gittikçe büyür ve bunlar birleşerek sarı bantlar oluştururlar. Bu lekelerin
merkezleri kurur ve kırılganlaşır.
Enfekteli yapraklar sağlıklılardan daha uzun süre
bitkide kalırlar, fakat rüzgârlarla kolayca koparlar. Kırmızı çeşitler de
benzer yaprak belirtileri gösterirler, fakat kırmızımsı bir renk değişikliği
görülür.
Erken dönemde enfekte olmuş omcaların çiçekleri kurur ve düşerler. Eğer
asma geç enfekte olmuşsa asma salkımları kahverengileşir ve buruşur, salkım
sapları kurur ve daneler dökülürler.
Yaygın çeşitler olan Chardonnay, Cabernet Sauvignon,
Pinot noir, Riesling, Sauvignon blanc ve Sémillon hastalığa oldukça
hassastırlar.
Asmada sarılık
tipi hastalıklara neden olan fitoplazmalar tek hücreli, hücre çeperi olmayan,
konukçusu dışında yaşayamayan ve suni besi yerinde kültüre alınamayan
prokaryotik etmenlerdir. Bitkilerin sadece floem iletim dokusunda bulunur ve
bitki bünyesinde düzensiz dağılım gösterirler. Enfekteli bitkiden başka bitkiye
taşınmaları floem özsuyu ile beslenen vektör böcekler aracılığıyla gerçekleşir.Asmada ekonomik
olarak en önemli fitoplazmalar Flavescence
doree (FD) hastalığına neden olan Candidatus
Phytoplasma vitis ile Bois noir
(BN) hastalığına neden olan Candidatus
Phytoplasma solani’dir.
FD fitoplazmasının
ana vektörü Scaphoideus titanus dur. S. titanus yılda bir döl vermekte,
yumurta olarak kışlamakta ve asmada yaşam döngüsünü tamamlamaktadır. Larva
dönemleri ve erginler fitoplazmayı bünyelerine alabilirler, ancak erkek
bireyler hastalığın taşınmasında dişi bireylere göre çok daha etkindir.
Hastalığın taşınması vektör böceğin yaşamı boyunca gerçekleşebilir. Ancak
fitoplazma erginden yumurtaya geçmez. Bu fitoplazma Dictyophara europaea, Orienthus ishidae, Phlogotettix cyclops, Psylla
alni ve Oncopsis alni böcek
türlerinin bünyelerinde de bulunabilmektedir. D.europaea vektörü, FD fitoplazmasını Clematis vitalba bitkisinden asma bitkisine taşıyabilmektedir.
BN Bois noir
fitoplazmasının vektörleri Hyalesthes
obsoletus, Reptalus panzeri, R. quinquecostatus gibi emici böceklerdir, ancak en önemli vektörü H. obsoletus’ tur.
Hyalesthes obsoletus
farklı yabani bitkiler ile yabancı otlarda, özellikle de fitoplazmanın tespit
edildiği Convolvulus arvensis’ de
beslenmekte, asmayı ise nadiren besin olarak tercih etmektedir. Asmayı tercih etmediğinden asmadan asmaya taşıma
nadiren gerçekleşmektedir. BN hastalığına neden olan Candidatus Phytoplasma solani aynı zamanda patates, domates, biber
ve patlıcan gibi diğer Solanaceae familyası bitkilerinde de stolbur hastalığına
neden olmaktadır.
Etmenlerin
yayılması vektör böcekler ve enfekteli çoğaltım materyali ile gerçekleşir.
Belirti göstermeyen çelikler (veya benzeri üretim materyali) üzerinde gerek
fitoplazmaların kendisi gerekse vektörlerin yumurtaları bulunabilir.
BELİRTİLERİ, EKONOMİK ÖNEMİ VE YAYILIŞI
Asma sarılık tipi
fitoplazmaların belirtilerini birbirinden gözle ayırt etmek zordur. Bu etmenler
bitkilerin sürgünlerinde, yapraklarında, çiçek ve meyvelerinde belirti
oluşturur. Belirtiler çeşide, iklim koşullarına ve bitkinin yaşına bağlı olarak
değişkenlik gösterebilir.
Enfekteli
bitkilerin sürgünleri odunlaşamaz, zayıf, esnek (lastik gibi) ve aşağı doğru
sarkık olur, sonradan bu sürgünler kırılganlaşır, kış döneminde ise
odunlaşamayan sürgün ve dallar siyahlaşır ve ölür. Enfekteli sürgünlerin
yapraklarında renk bozukluğu ve yaprak kenarlarında aşağı doğru kıvrılma
görülür. Bu yaprakların ana damarları ve ayaları renkli üzüm çeşitlerinde
kızarır, beyaz üzüm çeşitlerinde ise sararır. Erken vejetasyon döneminde
enfekte olan asmalarda meyve tutumu azalır, çiçekler kuruyup düşer. Geç
enfeksiyonlarda çiçek demetleri kahverengileşir ve büzüşür, çiçek sapları ise
kurur. Bazı çeşitlerin meyveleri hafif bir dokunuşla dökülür. Asma sarılık tipi
fitoplazmalar, Asmalarda sararmalara neden olan virüs Hastalıkları, odun dokusu hastalıkları ve
besin elementi dengesizlikleri belirtileri ile makroskobik olarak karışabilir.
KONUKÇULARI
Sarılık tipi
fitoplazmalardan FD’nin konukçuları asma (Vitis
vinifera) ve yabani asmalardan V.
riparia’dır. Ayrıca Clematis vitalba
(yaban sarmaşığı), Alnus glutinosa
(Adi kızılağaç) ve Ailanthus altissima
(Kokar ağaç) bitkileri de konukçuları arasında yer alır. BN fitoplazmasının
konukçuları arasında ise asmanın yanı sıra patates, domates, biber, tütün,
havuç, pırasa, soğan ve ayçiçeği gibi bitkiler ile tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis), çit sarmaşığı (Calystegia sepium), köpek üzümü (Solanum nigrum), devetabanı (Tussilago farfara)), ısırgan (Urtica dioica) gibi yabancı otlar da
bulunmaktadır.
MÜCADELESİ
Kültürel Önlemler
• Sertifikalı üretim
materyalleri kullanılmalıdır.
• Enfekteli bitkilerden
aşı gözü, kalem, çelik gibi çoğaltım materyalleri alınmamalıdır.
• Hastalığa tolerant
bitkilerden alınan aşı gözü, kalem ve çelik kullanılmalıdır.
• Bahçede dengeli bir gübreleme programı
uygulanmalıdır.
• Hasta omcalar imha
edilmelidir.
• Vektörlerle mücadele
edilmelidir.
• Yabancı otlarla
mücadele edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
Etkin bir kimyasal
mücadele yöntemi bulunmamaktadır.
Aziz ÖZKAN
Ziraat mühendisi
ozkanaziz@gmail.com
KAYNAKLAR
https://www.tarimorman.gov.tr/TAGEM/Belgeler/yayin/Bitki%20Hastal%C4%B1klar%C4%B1%20Zirai%20M%C3%BCcadele%20Teknik%20Talimatlar%C4%B1.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder