1 Temmuz 2017 Cumartesi

ÇİFTÇİLER DİKKAT SÜNE ZAMANI

l  Yurdumuzda buğday üretimini kalite ve kantite yönünden olumsuz yönde etkileyen ana zararlı konumundadır. Süne yoğunluğunun yüksek olduğu yerlerde, mücadele yapılmadığı zaman; ekmeklik, makarnalık ve tohumluk yönünden özellikle buğdayda % 100’e varan oranlarda zarar oluşturabilmektedir.
 Süne’ler (Eurygaster spp.) başakları sokup daneleri emerler. Emilen daneler ağırlıklarını kaybederler.  Emilme sonucunda danede deformasyonlar meydana gelir.

l  Süt olum döneminde; danelerin içerisi tamamen boşalmış veya kısmen zarar görmüş oldukları için, çimlenme güçlerini büyük ölçüde ya da tamamen kaybetmiş, ekmeklik ve makarnalık özelliklerini yitirmişlerdir.Bütün bunlara rağmen ürüne ve danenin canlılığına olan bu doğrudan zararında ötesinde tane içerisine salınan tükürükteki enzimler glütenin bozulmasına neden olur.Olgunlaşmaya yakın dönemlerde; danelerde büzülme olmamakla beraber stylet izleri daneler üzerinde belirgin olmakta ve bu daneler, un ve ekmek yönünden kalite kaybına uğramaktadır.

  Bu durumda salgılanan salgı içerisindeki protoleotik ve amilolitik enzimlerin olumsuz etkisinden kaynaklanmaktadır.
Süne (Eurygaster spp. Heteroptera-Scutelleridae), gerçekte bir mera zararlısıdır. Ancak mera alanlarının tarım arazisine dönüştürülmesi, uzun yıllar boyunca çok geniş alanlarda kimyasal mücadelenin yapılması sonucunda doğal dengenin bozulması, Süne’yi baskı altında tutan doğal düşmanların öldürülmesi vb. nedenlerden dolayı, Süne devamlı mücadele yapılması gereken bir böcek haline gelmiştir.
Eskiden karasabanla çalının etrafı dolanıp sürüm yapılırken şimdi güçlü traktörlerle çalıları devirerek toprağı işliyoruz. Böylece Sünenin doğal düşmanlarının yok olmasına sebep oluyoruz.
  l  Çiftçilerin bu zararlıdan kurtulmak için çok önceleri muska yazdırıp, bu muskaları tarlalara asmak suretiyle süne zararını önlemeye çalıştıkları anlatılır.
  l  1954 yılına kadar el, kalbur ve atrap ile süneler para karşılığı satın alınmak suretiyle toplatılarak mücadele yapılmaya çalışılmıştır.
Bu konu ile ilgili anlatılan bir hatırada ise
“Baba ile oğul süne torbası ile devlet görevlilerine süneyi satmak üzere gelirler. Sünenin kilosunun 2 lira olduğunu duyan baba razı olmaz ve “yüklen oğlum torbayı bunlara satmıyorum. Süne gibi malın olsun” der.
  l  Bilimsel anlamda ilk süne mücadelesi ise, ilk tarım okulu olan Halkalı Yüksek Ziraat okulunun 1928 yılında açılması ile başlamıştır.
1941–1954 yıllarında Süne’nin kışladığı bitkiler, alev makinası ve gazyağı ile yakılmış; ancak doğanın tahrip edilmesi ve toprak erozyonuna sebep olduğunun anlaşılması üzerine bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Ayrıca, Süneye karşı biyolojik mücadele Çalışmalarına da, Adana'da yumurta parazitoidi Trissolcus semistriatus Nees 'in tespit edilmesi ile başlanmış ve gelişen zaman içinde biyolojik mücadeleye gerekli önem verilerek yapılan araştırmalarla sünenin birçok  ergin ve yumurta paraziti tespit edilmiştir.
1955 yılından itibaren yer aletleri ve uçakla kimyasal mücadeleye başlanmıştır. 1957 yılından itibaren de geniş çapta uçakla mücadeleye geçilmiştir. Uygulamalarda 1967 yılından itibaren ise toz ilaçların yanı sıra sıvı formülasyonlu ilaçlar da uygulamaya verilmiştir. 1987 yılında ise uçakla geniş alanlarda ULV (Ultra Low Volume) formülasyonlu pestisitler kullanılmaya başlanmıştır. Bu uygulamalar doğal dengenin bozulmasına ve çevre kirliliğine neden olmuştur. Havadan yapılan ilaçlamaların yan etkileri nedeni ile 2001 yılından itibaren Süne mücadelesinde, özellikle Süne yumurta parazitoitlerinin etkin ve yaygın olduğu bölgelerden başlamak üzere yer aletleri ile Süne mücadelesinin başladığı 1928 yılından itibaren 1987 yılına kadar, süne kesafetinin mücadele eşiği altında olması nedeniyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında, mücadele yapılmamıştır.

                                                           YAŞAYIŞI
Sünenin yaşam süresi bir yıl olup yılda bir döl verir. Erginlerin yaşamı aktif ve pasif olmak üzere iki döneme ayrılır. Pasif dönem ortalama 9 ay olup bu dönemde erginler, yazın bir kısmı ile sonbahar, kış mevsimlerinin tamamını ve ilkbaharın bir kısmını kışlaklarda diyapoz halinde geçirir. Sünenin yüksek yerlerde kışlaması durumunda pasif dönemi de ikiye ayırmak mümkündür. Birincisi Temmuzdan Ekim veya Kasım ayına kadar olan dönemdir. Buna yazlama adı verilir. İkincisi, Ekim - Kasım aylarından Mart- Nisan aylarına kadar olan dönem olup bu döneme de kışlama dönemi denir.  Yazlama döneminde yarı uyuşuk halde olan süneler, kışlakların yüksek yerlerinde bulunma eğilimindedirler. 

YUMURTLAMA
      Kışlamış ergin süneler tarlaya geldikten yaklaşık bir hafta sonra yumurtlamaya başlar. Dişi süne yaşadığı sürece 5-7 gün ara ile yumurtlar. Ancak süne tarlaya geldikten sonra havaların soğuması yumurtlama başlangıcını geciktirdiği gibi, yumurtlama aralığını da uzatır. Bir dişi yaşamı boyunca, ortalama 80 adet yumurta bırakır. Ancak uygun olan koşullarda daha fazla (150 ve daha fazla), uygun olmayan koşullarda daha az bırakabilir. Dişi her yumurtlamada, yumurtalarını 12–14 adetlik (çoğunlukla 14) muntazam ve 2–3 sıralı dizilerden oluşan yumurta paketi halinde bırakır. 

ZARAR ŞEKLİ VE EKONOMİK ÖNEMİ
      Sünenin zarar derecesi ve şekli, zararlının yoğunluğuna, biyolojik dönemlerine, ürünün çeşidine ve fenolojik durumuna, iklim koşullarına (sıcaklık, yağış gibi) bağlı olarak değişir. Gerek nimf ve gerekse erginler, çeşitli fenolojik dönemlerde bulunan buğdaygilleri hortumları ile sokup emmek suretiyle zarar yaparlar. Kışı geçirdikten sonra ilkbaharda ovalardaki hububat tarlalarına göç eden kışlamış erginler, henüz kardeşlenme döneminde olan buğday ve diğer bazı buğdaygil saplarını emerek özsuyunu alırlar. Emilen saplar zamanla sararır ve kurur. Dolayısı ile başak bağlamazlar. Bu zarar şekline ”KURTBOĞAZI” denilmektedir 
Zamanla bitkiler geliştikçe beslenmesini bitkilerin yukarı kısımlarında sürdüren kışlamış erginler; başaklar henüz yaprak kılıfı içerisindeyken çiçek döneminde ve tane bağlarken yine saplarda beslenerek başakların beyazımsı bir renk almalarına, kurumalarına ve dolayısı ile bunların tane bağlamasına engel olurlar. Kışlamış erginlerin bu şekildeki zararına ”AKBAŞAK” adı verilmektedir.

SÜNE YOĞUNLUĞU İLE ZARAR ARASINDAKİ İLİŞKİ
      Buğday tarlalarında doğa koşullarında yapılan araştırmalara göre m2’de ortalama 1 adet kışlamış ergin, yaklaşık olarak %7 KURTBOĞAZI ve % l.9 AKBAŞAK zararına sebep olmaktadır. Ancak m2 deki bitki sayısı ve yoğunluğu dikkate alındığında bu zarar tolere edilebilir. Hatta sık ekilişlerde rekabet açısından bu durum diğer bitkiler lehine de olabilir. Ortalama m2 de 10 adet nimf yoğunluğu bulunan tarlalarda bunlar yeni nesil ergin oluncaya kadar buğday danelerinde ortalama % 2.26 ürün kaybına neden olmaktadır. Yeni nesil erginler görüldükten bir hafta sonra zarar % 4.78 olmakta, hasat döneminde ise % 7.03’e ulaşmaktadır. 4. ve 5. dönem nimf ve yeni nesil ergin yoğunluğunun fazla olduğu yıllarda, mücadele yapılmaması durumunda % 100’e varan oranlarda kalite ve kantite yönünden zarar meydana gelebilmektedir.

   SÜRVEY
      Sünenin kışlaktaki popülasyon yoğunluğu ve buna bağlı olarak epidemi şiddetini bir yıl önceden tahmin etmek için kışlak sürveyi,
     İlkbaharda mücadele alanlarını belirlemede ön bilgileri elde etmek amacıyla kaba sürveyi,
Bundan belli bir süre sonra Kıymetlendirme sürveyi ve gerektiğinde 4-5 yaşlı nimf döneminde kesafet sürveyi yapılır.
Ayrıca parazitlenmenin yüksek olduğu yerleri mücadele alanı dışında tutmak amacıyla yumurta sürveyi yapılır.
Kimyasal mücadeleye yapılıp yapılmayacağını tespit etmek için amacıyla Nimf sürveyi yapılır.

NİMF SURVEYİ
      Yumurta surveyinde ki tarla büyüklüğüne göre yapılacak sondalama sayılarına bağlı kalınarak ¼ m2 (50x50 cm)’lik çerçevelerle her ünitede gerektiği kadar sayım yapılmalıdır. Sayımlar neticesinde ilaçlama öncesi m2 deki ortalama 1-3.dönem nimf ve sürekli kontrol edilmek üzere ilaçlamadan bırakılmış kritik yoğunluktaki alanlarda 4.-5. Dönem nimf ve yeni nesil erginlerin yoğunlukları bulunur.
Metrekaredeki birey sayısı mücadele eşiğinde (10 nimf/m2) ve üzerinde ise, böyle alanlarda vakit kaybetmeden mücadele yapılmalıdır.
 Süne depoladığı besinle yüksek yerlerde kışlar. Yüksek ve soğuk yerleri tercihi soğukta metabolizma yavaşladığı için az besin harcamış olur ve uzun süre dayanır.
  l  Sıcaklığın düşmesi sünenin lehinedir.
  l  Kışın şiddetli geçmesi sünenin lehine doğal düşmanların aleyhinedir.
  l  Kışlaklardan önce dişiler inmektedir..Erkek ve dişi birey adedi 1/1 olunca kışlaklar boşalmış demektir.
  l  Erken dönemde bırakılan yumurta toprağın üstüne yada bitkinin alt kısımlarınadır. Nedeni yumurta geç açılsın bitki büyüsün faydalanacak hale gelsin. Kuzey bölgelerde toprağa bırakır.
  l  Hasat yakınsa eğer süne yumurtayı üst kısımlara hatta başak üzerine bırakır ki güneşten istifade ile yumurtalar erken açılsın ve buğday tarladan kalkmadan süne besinini depolasın.
  l  Süne yılda 1 nesil verirken onun yumurta paraziti 3 nesil verir.
  l  Buğday alışıla gelmiş tarihten bir hafta önce hasat edildiğinde hem kg olarak daha çok ürün almış, hemde süne zararı aza indirilmiş olur.
l   Erken hasat aynı zamanda kışlayacak sünenin az beslenmesine neden olacağı için ya kışladığı yerde besin azlığından ölecek ya da az yumurta verecektir.
l  Buğday alışıla gelmiş tarihten bir hafta önce hasat edildiğinde hem kg olarak daha çok ürün almış, hemde süne zararı aza indirilmiş olur.
l   Erken hasat aynı zamanda kışlayacak sünenin az beslenmesine neden olacağı için ya kışladığı yerde besin azlığından ölecek ya da az yumurta verecektir.
DOĞAL DÜŞMANLARI VE ETKİNLİKLERİ
      Sünenin doğada popülasyonunu baskı altında tutan faktörlerden iklim ve besinin yanı sıra, doğal düşmanları da çok önemli rol oynamaktadır. Rutubetli geçen sonbahar ve kış aylarında hastalık etmenleri nedeniyle kışlaklarda kitle halinde süne ölçümleri meydana gelebilmektedir. Sünenin doğal düşmanlarından yumurta parazitoidlerinin etkinlikleri diğer doğal düşmanlarına göre oldukça yüksektir. Bu nedenle parazitlenmenin yeterli olduğu hububat alanlarında kimyasal mücadelenin yapılmasına gerek duyulmadan süne zararı Biyolojik Mücadele ile önlenmektedir.

SÜNE YUMURTA PARAZİTOİTLERİ:                                                                   
Polikültür tarım alanlarında doğal düşmanların, özellikle yumurta parazitoidlerinin faaliyeti sonucu Süne önemli bir sorun olmaktan çıkmaktadır. Bölgemizde süne yumurta parazitoidi olarak Trissolcus semistriatusT.grandis ve T.scutelaris en yoğun ve yaygın olarak bulunan türlerdir.           .  
  Bu parazitoidler kışı ağaç kabuklarının ve yaprakların altında geçirmektedirler. Bir dölün ortalama 19 günde meydana geldiği, ancak her zaman parazitlenmiş yumurtalardan ilk çıkanlar erkek bireylerdir.

l  Parazitoidlerinin buğday tarlalarına gelişi Sünenin yumurtlamasıyla başlamaktadır ve parazitoidli yumurta oranı, süne yumurtlama dönemi ilerledikçe artış göstermektedir.

SÜNE ERGİN PARAZİTOİTİ
l  Diptera: Bu takıma bağlı Tachinidae türleri heteropter ve orthopter nimf ve erginlerinde iç parazitoid olarak yaşar. Larva olgunlaştığında konukçusunu terk eder ve hemen yakınında pupa olur. Konukçularının içinde beslenerek onların ölümüne neden olurlar. İran’da kışlaklarda % 5–10, tarla koşullarında ise % 52-62 oranlarında zararlıyı parazitlediği saptanmıştır.
SÜNE’ nin ergin ve yumurta parazitoidleri bazı yıllar o kadar etkinlik göstermekte dedir ki ilaçlı mücadeleye gerek kalmamaktadır.
Bundan dolayı son yıllarda; Süne nin yumurta parazitoiti olan arıcığın kışlaması, barınması için Bakanlık tarafından il müdürlükleri kanalı ile başta Badem, dut, elma, erik ve karaağaç olmak üzere çiftçilere dağıtımı yapılıyor.
Süne türlerine karşı biyolojik mücadelenin etkinliğini artırmak amacıyla uygun ve gerekli ağaç ve çalılıkların (özellikle kabuk bağlayan ve nektar verenler) tesisi ile uygun yabancı otların ekimi, Sünenin doğal düşmanlarının ve ara konukçularının yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve mer’a alanlarının korunması bu çalışmanın başlıca konularıdır.
Sünenin doğal düşmanları olan yumurta parazitoiti Trissolcus spp.’nin böyle yerlerde kışlama ve yazlamaları, yıl boyunca besin ve konukçularını rahatça bulabilmeleri, dolayısıyla da çoğalmaları için uygun ortam sağlanmış olacaktır. Sonuçta faydalı organizmalar için doğal yaşam alanları tesis edilecek ve doğal biyolojik mücadele ile Süne’nin baskı altına alınmasına çalışılacaktır.
             Sünenin Yumurta ve Ergin Parazitoitlerin Üretimi ve Doğaya Salım Çalışmaları
Süneyi doğada baskı altında tutan önemli doğal düşmanlardan olan Süne yumurta parazitoitlerinin ve ergin parazitoitlerinin laboratuar koşullarında üretilmesi ve doğaya salınması ile doğada hiç yan etkisi olmaya bir metot olan biyolojik mücadele uygulamaları bu çalışmaların amacını oluşturmaktadır.
Doğaya sünelerin avcısı olan keklikler bırakılıyor.
Bütün bu çalışmalar aslında doğadan özür dilemektir. Aldıklarımızın iadesidir.
Aziz ÖZKAN
Ziraat Mühendisi

KAYNAK


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder